Aktivistlere Sorduk: İnternetin Düşmanı Kim?

Julia Reda

Korsan Parti Avrupa Parlamentosu Üyesi

İnternetin bir numaralı düşmanı merkezileşme. İnternet, insanların birbiriyle etkileşime geçebileceği merkezi olmayan bir network olarak kuruldu. Ancak Facebook gibi büyük şirketler, ve hükümetler interneti belli bir coğrafyayla sınırlı bir alana kıstırmaya çalışıyor. Bu internetin temelli çökertebilecek bir tehdit. Bu nedenle bizlerin internetin altyapısı üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmamız gerekiyor ki bu ağ tarafsızlığı ile çok yakından alakalı. Bu nedenle altyapı sistemleri ve gayri-merkezi altyapı ve bu altyapı üstünde demokratik bir kontrol kurmak gerekli.

Erkan Saka

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi

Hükümetlerin ve şirketlerin internet düzenlemelerinde fazlaca yer alması en büyük tehlike. Bu durum 20. Yüzyılın başında kitle medyasının başına gelenin internet medyasının da başına gelmesi, kamusal alan fikrinin yeniden kaybolması demek. İnternet ticarileştikçe ve devletlerin kontrolü altına girdikçe görece özgür olan medya süreçlerine girme imkanının azalması demek. Ağ tarafsızlığı bu bakımdan önemli. 

HIVOS - Digital Defenders Partnership

Hepimiz internetin düşmanıyız. Bir arkadaşımın da bana dediği gibi internet önce birey ve üniversiteler için teknoloji olarak yaratıldı. Hükümetler ise en son sırada geliyor. Ama aslında herkes internetin düşmanı çünkü herkesin internette çıkarları var ve herkes bu alanı kontrol etmek istiyor. Bu nedenle aslında çözüm de bizde. İnternetin gayri-merkeziliğinin devamı, bunun için teknolojiler geliştirilmesi, hükümetlerin terörizm ya da ulusal güvenlik gibi kavramların arkasına sığınarak gayri-merkeziliği bozmasını engellemek için çalışmalıyız. 

Johann Bihr

Sınır Tanımayan Gazeteciler

İnternet bilginin çok hızlı yayılabildiği çok önemli bir alan. Ancak çok kritik zamandan geçiyor. Birçok devlet interneti, kolayca kontrol edip sansürleyebileceği ulusal bir alana sınırlamak istiyor. Sansür ve gözetim kendisine demokratik diyen devlet arasında da yaygın, gizlice yürütülen bu faaliyetler ifade özgürlüğünü tehdit ediyor.

Türkiye’de ise internet özgürlüğü bir buçuk yıldır ciddi baskı altında. Kısıtlamalar, engellemeler bilhassa 2014’ün başında yapılan internet düzenlemeleri ciddi bir tehdit unsuru. TİB gibi idari kurumlara ciddi sansür ve gözetim yetkisi verildi ki bu yetkinin yargı dışında bir unsura verilmesi çok keyfi sonuçlar doğurabilir. Ki Twitter ve YouTube yasağı bize bunu gösterdi. MİT yasası da aynı şekilde kullanıcıların kişisel verilerinin toplanmasını, fişlenmesini buna karşın MİT hakkında herhangi bir haber yapanların derhal cezalandırılmasını sağlıyor.

Işık Mater

Alternatif Bilişim Derneği

İnternetin asıl düşmanı baskıcı güçler, yani devlet ve hükümetler. Bu noktada hükümetin AKP ya da CHP olması fark etmiyor. Hepsi interneti kontrol etmek istiyor. Bununla mücadele etmenin tek yolu ise bilinçlenmek ve bilinçlendirmek. “Ben niye takip etsinler”, “Benim gizleyecek bir şeyim yok”, “DNS’mi değiştirir sansürü aşarım” argümanlarının bir karşılığı yok. İnternetteki en basit aktivitemiz bizim hakkımızda bir kişisel veri ve üçüncü partilere satılabiliyor. Bunun farkına varmak gerekiyor.

Geoffrey King

Gazetecileri Koruma Komitesi

Birçok açıdan internetin en büyük düşmanı yine internetin kendisi: İnsanlar için yaratılan ifade özgürlüğü alanı ancak bununla birlikte gelen sosyal kontrol potansiyeli.

Bu nedenle çok temkinli olmak, yasal ve teknolojik altyapıların buna göre geliştirilmesi gerekiyor. Aksi halde internetin sınırlandırılması ve kapatılması hali geri dönüşü olmayan bir felaket olur.  İnterneti canlı ve işler halde tutmamız gerekiyor. Gazetecilerin burada çok önemli görevi var. Polis şiddetini, yolsuzlukları internette ortaya çıkarabiliyor ve yayabiliyoruz. İnterneti, insan haklarının daha çok çoğaltıldığı bir alan olarak bu şekilde canlı tutabiliriz.