Başbakan bugün Artvin mitinginde “Yasak getirdiler. Ama çözüm bol” demiş. Çok da güzel demiş.
Keza “Demokrasilerde çareler tükenmez” lafının sarf edildiği bir ülkede yaşıyoruz. O sebepten iki saat içerisinde DNS nedir VPN nedir hangi ayar nereden nasıl değiştirilir konusunda uzmanlaşmamız da zor olmadı.
Başta sadece pornocular olarak biz bize kalacağımızı düşünüyorduk ama anladık ki “Mivitırın kökünü kazıyacağız” diyen Başbakan haricinde herkes hala Twitter’da.
Hatta Başbakan’ın kabinesinden “Çıt çıt twit atıyorlar” incisinin sahibi Bülent Arınç, “Benim Başkanım Benim Başbakanım” diyen Melih Gökçek ve danışmanı Yalçın Akdoğan bile Twitter’ı bırakamadı.
İki saatte “OpenNIC mi Google DNS mi, abi Yandex kullanmayalım Ethem Sancak’ınmış” tartışması yapabilen bir halk olarak sayın Başbakan’a “Twitter, mwitterla” uğraşmamasını, direk internetin fişini çekmesini öneriyorum. Tıpkı seleflerinin yaptığı gibi.
Mesela Mısır’ın devrik diktatörü Hüsnü Mübarek 25 Ocak’ta önce Facebook ve Twitter’a erişimi, 28 Ocak’ta da tüm internete erişimi kesmişti. Sonra ne mi oldu? Mısır'ın medya kolektiflerinden Mosireen aktivisti Nazlı Selim Hüseyin anlatıyor:
“Bu yapabileceği en yanlış hareketti. Çünkü sadece arkadaşlarının fotoğraflarına bakmak gibi sebepler için sosyal medya ağlarına giren insanlar hesaplarına erişemeyince sokakta bir şeylerin, büyük bir şeylerin olduğunu anladı ve sokağa çıktı. Çok yanlış planlanmış bir stratejiydi.”
Başbakan’ın eski tatildaşı yeni düşmanı Beşar Esad da mesela internetle arası iyi olmayanlardan. Arap ayaklanması haliyle Suriye’ye sıçrayıp da sokaklarda keskin nişancılar insanlara ateş etmeye başladığında Suriyeliler de akıllı telefonlarını kullandılar.
İnternette video ve fotoğraf paylaşımını engellemek için her yolu deneyen Esad’a karşı Suriyelilerin ne yaptığını Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi’nden Selma Rzeek anlatıyor:
“Şehirlerde çoğu zaman elektrik kesintisi oluyor ve kesintiler birkaç gün sürüyor. Ancak muhalifler araba akülerinden sağladıkları elektrikle bilgisayar ve cep telefonlarını şarj etmeyi başarıyorlar, internet için gerekli enerjiyi sağlıyorlar ve bu sayede insanlar haber geçebiliyor. Bu araba aküleri çoğunlukla yurtdışından Suriye'deki barışçıl muhalefeti desteklemek amacıyla geliyor.
“Onlar haber yapmaya devam ediyor, Suriye hükümetiyse gazetecileri, bloggerları ve medya aktivistlerini doğrudan hedef alarak, öldürerek ya da tutuklayarak durdurmaya çalışıyor. Tıpkı Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi'ne yaptığı gibi. Hükümet ayrıca interneti de olabildiğince yavaş hale getirerek herhangi bir video yüklenmesinin önüne geçmeye çalışıyor.”
Ne Suriyeliler ne Mısırlılar ne de Türkiyeliler bu mücadelelerinde yalnız değiller. Otoriter yönetimlerce “Sanal terörist” olarak adlandırılan hacktivistler, yani Anonymous, Eletronic Syrian Army, Redhack gibi internet aktivistleri halkların, diktatörlere karşı seslerini dünyaya duyurma mücadelelerine destek verdiler.
Sonuçta ne mi oldu?
Suriye’de Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü bombalandı, çok sayıda gazeteci hapse atıldı ama onlar haber vermeye devam ediyor. Mısır’da internet kesildi ama uydu üzerinden internete bağlanan kullanıcılar tweet atmaya devam ettiler, Mısır ekonomisi ise Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) verilerine göre yaklaşık 90 milyon dolar zarar etti.
İşte Başbakan’ın tarihten öğrenmesi gereken bu.
İnternet, Alo Fatih telefon hattına, “Şunu yazarsanız ihale vermeyiz” tehdidi kıskacındaki geleneksel medyaya benzemiyor. Suyunu kesebileceğiniz bir musluk, azarlayıp kovdurmakla korkutabileceğiniz bir muhabir, ağlatabileceğiniz bir patron yok internette.
İnternette anonim akıllar var. Arka kapılar, tüneller, kara delikler var. İnterneti kontrol edemezsiniz.
Ama internet, anonim kolektif aklıyla sizi kontrol eder. Sizi “Karizmatik Ortadoğu liderinden” oryantalist bir diktatör haline getirebilir.
Ve bu tarihten ders almayanlar sonunda Mübarek ile tatile çıkabilir. (EA/EKN)