Can Dündar ve Erdem Gül, uluslararası baskılar sayesinde tahliye edildiler ama onlarca gazeteci tutuklu.
Gazetecilere tutuklama devam ediyor. Yetmiyor, gazete çalışanları da tutuklanıyor. Ne de olsa gazete çalışanı, gazetecilerin yardım ve yatakçıları sayılırlar. Yetkililere sorsan, hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu değil, “terörist” faaliyetler nedeniyle tutuklanmış. Ya örgüt üyesi, ya örgüte yardım ve yataklık yapmış ya da casusluk faaliyetleri içerisinde bulunarak “devlet sırlarını” ortaya dökmüş.
Gazeteciler üzerinde bu kadar baskı varken bizler nasıl haberlere ulaşabiliyoruz? Gerçekten hayret edilmesi gereken bir durum.
Kendileri için oluşturulan havuzun sakin sularında kulaç atanlar hariç gerçek dünyada habercilik yapmaya çalışan, haberi okuyucuya ulaştırmak için hayatını riske atan gazetecilere saygı duymamak mümkün değil.
Onların fedakârca ve risklere girerek haberleştirdikleri sayesinde gerçekleri öğreniyor, doğruların ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Kolay değil gazetecilik yapmak. Habere ulaşmak. Köşe yazısı yazmak. Eğer gerçeklerin peşindeysen, doğruları yazıyorsan, onurunla mesleğini yapmaya çalışıyorsan ölüm de dahil her türlü sonucu göze almak zorundasın.
Anadolu toprağı, bu anlamda çok gazeteciye kucağını açmıştır.
Bu topraklarda ilk Tevfik Nevzat düşmüştür toprağa ancak ölümü net olarak belirlenemediğinden, ilk öldürülen gazeteci olarak, 1909 tarihinde İstanbul’da öldürülen Hasan Fehmi bey tarihe kaydedilmiştir.
1915 gazeteciler arasında da kıyım ve katliam tarihidir. 1915 de, Rupen Zartanyan, Siamanto (Adom Yarcanyan), Yervant Sırmakeşliyan, Armen Darian, Levon Laents, Tılgdadints, Kirkor Zohrap, Taniel Varujan, Rupen Sevag, Levon Bardizbaryan, Khajak Karekin Çakalyan, Ardaşes Ferahyan, Hampartsunm Hampartsumyan, Diran Kelekyan, E.Agnuni (Haçadır Malumyan), Sarkis Minasyan (Aram Eşod) Parsek Şahbaz, Adom Şahen, Krikor Torusyan, Kirlor Zahrop gibi yazar şair ve gazeteciler evlerinden alınarak katledildiler. (1,2)
24 Nisan 1915 tarihinde 245 okumuş, aydın, şair ve yazarlar, bir kısmının aileleri ile birlikte tutuklanan Ermeni gazetecilerin bir çoğu, Çankırı toplama ve sorgulama merkezinde işkence edilerek katledildiler.
1915 tarihinde öldürülen Ermeni gazeteciler sonrası süreç içerisinde Sabahattin Ali’den Abdi İpekçi’ye, Çetin Emeç’ten Turan Dursun’a, Metin Göktepe, Hırant Dink ve Nuh Köklü’ye kadar uzanan birçok gazeteci gerçekleri ve doğruları yazdığı, açığa çıkardığı için katledildi.
1915 Ermeni katliamıyla birlikte öldürülen Ermeni gazeteci, yazar ve şairler gibi 1992-98 tarihlerinde de Kürt gazeteciler hedefteydi. 1992 tarihinde başlayan ve çoğalarak devam eden “faili meçhul” cinayetler içerisinde onlarca Kürt gazeteci de hedef haline geldi.
Halit Güngen, 18 Şubat 1992'de 2000e doğru dergisınin Diyarbakır bürosunda silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldü. (3)
Cengiz Altun, haftalık Yeni Ülke gazetesinin Batman bürosunda muhabirdi. 24 Şubat 1992'de işe giderken silahlı saldırıyla öldürüldü. (4)
İzzet Kezer 21 Mart'taki Newroz kutlamalarını izlemek için gittiği Şırnak'ın Cizre ilçesinde 23 Mart 1992'de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu vurularak öldürüldü. (5)
Yeni Ülke muhabiri Mecit Akgün 2 Haziran 1992'de Nusaybin'de öldürüldükten sonra bir telefon direğinde asılı olarak bulunmuştur.
Hafız Akdemir, 8 Haziran 1992'de Diyarbakır'da Özgür Gündem bürosuna giderken silahlı saldırıyla öldürüldü. Cezaevi arkadaşımdı ve öldürülmesinden bir gün önce sohbet etmiştik. (6)
Çetin Abayay, gazeteciliğe yeni başlamıştı, üç aydır Özgür Halk Batman bürosunda muhabirlik yapıyordu. 29 Temmuz 1992'de silahlı saldırıya uğradı. Ertesi gün öldü.
Kürt aydını, gazeteci-yazar Musa Anter, sevenlerinin deyimiyle Apé Musa, 20 Eylül 1992'de Kültür-Sanat Festivali için Diyarbakır'daydı. Gündüz festivale katıldı, kitaplarını imzaladı. Akşam Seyrantepe Mahallesi'nde yeğeni gazeteci-yazar Orhan Miroğlu ile birlikte silahlı saldırıya uğradı. Anter öldü, Miroğlu yaralandı. (7)
Hatip Kapçak, 18 Kasım 1992'de Mardin Mazıdağı'nda silahlı saldırıyla öldürüldü. O da cezaevi arkadaşımdı.
1992 yıllarında burada ismini yazmadığımız yaklaşık 14 gazeteci gerçekleri yazmak ve halkı aydınlatmak suçlarıyla! Katledildiler. (1,2) bir kısmı da baskılar nedeniyle dağa çıkmayı seçti ve çatışmalarda öldüler.
24 Ocak 1993 tarihinde arabasına yerleştirilen bomba ile katledile Uğur Mumcu da aynı nedenlerle yok edilmiş önemli gazetecilerdendi. Araştırmacı yazar kimliği, ortaya çıkarmaya çalıştığı önemli olaylar katledilmesi için gerekçelerdi.
Sabah gazetesinden İhsan Uygar (6 Temmuz 1993) ve Özgür Gündem gazetesinden Nazım Babaoğlu (12 Mart 1994) ise “faili meçhul” olarak kaldılar ve bugüne kadar bulunamadılar.
1993 yılı içerisinde 9, 1994 yılında 6, 1995 yılında ise 4 gazeteci daha yaşamını yitirdi. Öldürülerek yok edilmeye çalışılan her gazeteci beraberinde öldürülmelerine neden olan sırlarını da götürdüler.
Gazetecileri üzerindeki baskı hiçbir zaman bitmedi. Gerçekleri yazmaya, ortaya çıkarmaya, insanların doğruları öğrenmesine yardım etmeye çalışan dürüst ve onurlu gazeteciler her zaman hedef oldu.
Havuzun serin sularında kulaç atarken kurdukları hayalleri haber diye halka sunan gazeteciler dışında kalanlar her dönem baskılarla karşılaştı ve hedef haline geldi.
Son dönemlerde sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yaşam alanlarında yapılan uygulamaları, baskı ve şiddeti, ölümleri ve haksızlıkları gözler önüne sermeye, duyurmaya çalışan gazeteciler de hedef oldu.
Bu baskı ve zor karşısında görevlerini yapmaya çalışan, yaptıklarını görev olarak değil insanlık onuru ile yapan fedakâr ve ölümü göze almış gazeteciler her türlü şiddetin hedefi oluyor. Gazetelerin internet iletişimleri kesiliyor. Gazeteciler ve gazete çalışanları gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.
İnsan hak ihlalleri devam ettikçe ve bu ihlalleri duyuran gazeteciler var oldukça gazete ve gazeteciler üzerindeki baskı, şiddet ve tehdit de devam edecektir.
Gazetecilik de insanlık onuruyla birlikte var olmaya devam edecektir.
Gün olarak geçmiş olsa da (6 Nisan öldürülen gazeteciler günü) gazetecilerin gördükleri baskıları anlatırken, öldürülen tüm gazetecileri de saygıyla anıyorum. (NT/HK)