Balıkesir'in Susurluk İlçesi'nde devlet-mafya-suç ilişkilerini ortaya koyan kaza sonrası Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun yayımladığı Susurluk Raporu'nun "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle yayımlanmayan sayfalarının Ergenekon İddianamesi'ne girdiği iddia edildi.
Susurluk Raporu'nun "sansürlü" sayfalarında "öldürülen gazeteciler" arasında adı geçtiği ifade edilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Burhan Karadeniz, silahlı saldırı sırasında ölmemiş, tekerlekli sandalyeye mahkum olduktan sonra gittiği Almanya'nın Bochum kentinde 2003 yılında yaşamını yitirmişti.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın kaleme aldığı Susurluk Raporu'nda gizli tutulan 12 sayfalık bölümlerin, İşçi Partisi (İP) lideri Doğu Perinçek'in bilgisayarından çıktığı ve "Azerbaycan darbesi", "Devlet bankaları yöneticilerince verilen krediler" ve "faili meçhul cinayetler" ile ilgili bilgiler içerdiği ileri sürüldü.
Sansürlü sayfalarda sekiz gazeteci cinayeti de var
İddiaya göre, raporun 75. sayfasındaysa Güneydoğu'da görev yapan ve PKK destekçisi olmakla suçlanan sekiz gazetecinin faili meçhul cinayetler sonucu öldürülmesiyle ilgili bilgiler yer alıyor.
Raporda öldürülen gazetecilerin kimliklerinin Yeni Ülke ve Özgür Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir, Yeni Ülke, Güneş ve Özgür Gündem gazetesi muhabiri Yahya Orhan, 2000'e Doğru dergisi ve Yeni Ülke gazetesi muhabiri Mecit Akgün, Yeni Ülke gazetesi muhabiri Burhan Karadeniz, 2000'e Doğru dergisi Diyarbakır Büro şefi Halit Güngen, Sabah gazetesi muhabiri İzzet Keser, Yeni Ülke gazetesi Batman Temsilciliği muhabiri Cengiz Altun ile Özgür Gündem gazetesi muhabiri Çetin Abayay olduğu belirtiliyor.
Anter için pişmanlık var, adalet yok
Susurluk Raporu'nda o dönem öldürülen gazetecilerden bir tek, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe Semti'nde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren aydın-gazeteci Musa Anter ile ilgili bilgi yer alıyordu.
"Devletin öldürtmekle pişmanlık duyduğu" cinayet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkum edilmesine karşın Türkiye'de sorumlular cezalandırılmamıştı.
"Devlet sırrı" gazeteci cinayetleri
Hafız Akdemir, 8 Haziran 1992 tarihinde gazete bürosuna giderken öldürüldü. Cenazesi, ailesine verilmeden polislerce kaçırılarak gömüldü. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, "Ne yapalım, olan olmuş. Bunu bir olay haline getirip halkın huzurunu bozmak yanlıştır" demişti.
Yahya Orhan, 31 Temmuz 1992 tarihinde gece evine dönerken uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Mecit Akgün, Nusaybin'de 2 Haziran 1992 tarihinde öldürüldü. Cengiz Altun Batman'da 25 Şubat 1992'de; İzzet Kezer, Cizre'de 23 Mart 1992 tarihinde; Çetin Ababay, Batman'da 29 Temmuz 1992 tarihinde uğradıkları silahlı saldırılarda yaşamlarını yitirdiler.
Halit Güngen, 18 Şubat 1992 akşamı derginin Diyarbakır bürosunun içinde öldürüldü. Gazetecinin yazdığı son haberi, "Hizbullah Çevik Kuvvet'te eğitiliyor" oldu.
Susurluk Raporu'nda öldürüldüğü ifade edilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Burhan Karadeniz, silahlı saldırı sırasında ölmemiş, tekerlekli sandalyeye mahkum olduktan sonra gittiği Almanya'nın Bochum kentinde 2003 yılında yaşamını yitirdi. (EÖ/EZÖ)