Okuldan yeni mezun biri olarak "sudan çıkmış balık misali" ne yapsam düşünceleriyle boğuşurken internet üzerinden çeşitli yerlere CV'mi göndermeye başladım. Gönderdiğim yerlerden birisi de bianet'ti.
İnternet haber sitesinde çalışmayı hiç aklıma getirmemişken barış odaklı, hak odaklı gazetecilik idealine katkı sağladığına inandığım bianet'in içinde bulunmayı en çok da farklı kimlikten insanların sesine eşit mesafeden yaklaştıkları için istedim.
"Acaba maillerime cevap gelecek mi" diye düşünmeye başlarken, bianet'ten aldığım cevap mailiyle bianet'teki staj serüvenim başladı.
Sistemden alışık olduğumuz "umursamaz mantık" nedeniyle aslında biraz da şaşırmıştım mailime bu kadar çabuk cevap gelmesine...
Yeni bir ortama girmek, yeni insanlarla tanışmak her insanda olduğu gibi bende de stres yarattığını söyleyebilirim.
bianet'in Çukurcuma'daki ofisine giderken birçok soru vardı kafamda.
Acaba nasıl insanlar? Nasıl bir çalışma ortamı var? Beni nasıl karşılayacaklar?
İlk gün "Sora sora Bağdat bulunur" misali epey bir esnafa adres sorduktan sonra sonunda yolu bulmuştum. Kurumsallıktan uzak, ofis ortamının samimi havası çalışanlarına da yansımış görünüyor ki çok sıcak ve içten karşıladılar beni.
İtiraf etmeliyim ki ilk günler "Çukurcuma" yolları bana çok zor ve karışık gelmişti. Ama neyse ki zaman geçtikçe alternatif yollar keşfetmiştim.
Staja "8 Mart Haftası" başladım; gündem çok kalabalıktı.
Henüz ikinci günümde bir panel haberi yapmam için görevlendirildiğimde biraz korkmuştum; üstesinden gelebilir miyim? Sonuçta tek başıma, bianet'i temsil edecektim...
İlk günümde bir basın açıklamasına gitmiştim ama yanımda bianet muhabiri vardı.
"Medyanın Cinsiyetçi Halleri" panelini izledim ve haberini yazdım. Neyse ki korktuğum gibi olmadı. "İlk imzalı haber" duygusunu böylece tatmış oldum. Garip bir gurur duygusu yaşıyordum haberde imzamı gördükçe...
Yaptığım her haberle biraz daha rahatlıyordum.
Her ay tutulan kadın çetelesinin faydasını da büyük oldu. İlk yaptığımda biraz zorlanmış olsam da...
Çetele "sınavından" sonra geleneksel medyanın ayrımcı dilinin yarattığı haber tahribatına karşı biraz daha dikkatli ve duyarlıydım.
İki aylık stajımda burayı gördükten ve çalışanlarını tanıdıktan sonra diğer stajlarımdan çok daha fazla fayda sağladığını görünce, üniversite eğitimimin ilk yıllarında gelmediğim için üzüldüm.
Staj denince akla gelenden çok daha fazlasını vaat ettiğine, (çok daha fazlası derken "gönüllülük" esasının dışında bir şey aklınıza getirmeyin) bire bir şahit olan biri olarak söyleyebilirim ki, genel stajyerlik 'yap(tır)ma' algısından çok uzak olan bianet'i mesleki olarak kazandığım ve yaşayacağım en yararlı deneyimlerden biri olarak hatırlayacağım.
Bilmem belki ofis ortamının samimiliğinden, belki dilediğiniz özgürlükte kimseyi kırmadan, yıpratmadan, herkesin sesi olmaya çalışarak yapılan haberlerden midir, burada bulunmak çok zevkliydi.
Staj yaptığım günler hani derler ya su gibi geçti...
Panel haberlerinden, eylem haberlerine, duruşma haberlerinden, basın toplantılarına kadar geniş yelpazede haberleri takip ederek... Kendini staj yaparken gazeteci gibi hissetmenizi sağlayarak "tek başına" haber yapma güvenini kazandıran bianet'te ben de haber yapma şansını sahip olmaktan mutluyum. Şans diyorum çünkü çok fazla başvuru var...
Mesleğime ve hayata dair birçok anı toplayarak ayrılıyorum...
Puşi Davası'ndan yargılan Cihan'ın ailesi ve arkadaşlarının bekleyişlerini, evinin tapusu olduğunu ispatlamaya çalışırken gözlerinden akan yaşlarıyla Kanaryalı Mehmet Amca'yı, AWID uluslararası kadın hakları kalkınma forumuna gelen etnik kıyafetleriyle ülkelerini temsil eden kadınları, LGBT'leri, karnaval havasında geçen nice sokak gösterilerini meslek hayatımın ilk anıları olarak hep anımsayacağım.
Yeni insanlarla tanışmak, yeni bakış açılarına sahip olmak, İstanbul'da yaşayan biri olarak hiç gitmediğim ve görmediğim yerlerde bulunmak.Yani biraz da kendimi keşfederek ayrılıyorum...
Örneğin bianet'e başlamadan önce yüksek lisansımı Ortadoğu üzerine yapmayı düşünüyordum; artık amacım "Kadın Çalışmaları".
Barışı arzulayan, nefret söylemine mahal vermeyen diliyle farklı seslerin sorunlarının takipçiliğini üstlenme görevine iki aylık süresince ben de bianet'e katkı vermekten ve bana verdiği katkıdan dolayı çok mutluyum.
Ayrılırken yaşadığım deneyimler dışında bianet, hafızamda güler yüzüyle ve televizyon kumandasından sorumluymuş imajı yaratan Ayça Söylemez'le, haberlere yaptığı yorumlarıyla ve esprileriyle Işıl Cinmen'le, her gün bize zevkli müzikler dinleten Ekin Karaca'yla, Türk Dil Kurumu kadar geniş yazım bilgisine sahip olan Yüce Yöney'le, içten şen kahkahalar atan Nilay Vardar'la, tüm teknik sorularımı sabırla cevaplayan Korcan Uğur'la, ayrıca bana en fazla emeğinin geçtiğini düşündüğüm kadın ve LGBT bireylere karşı duyarlı olmama katkı sağlayan Çiçek Tahaoğlu'yla, "Haluk" diye her seslenene "Gardaş" diye yanıtlayan Haluk Kalafat'la yer edecek.
Hepsine içten ve samimi davranışlarından dolayı teşekkür ederim.
Walt Whitman'ın dediği gibi "Adalet, yasama organı üyeleri tarafından ve kanunlarla kurulmaz. Adalet insanın ruhunun içindedir". Adaleti ruhunda taşıdığına inandığım bianet umarım çok daha uzun süre yoluna devam eder... (RDY/HK)