İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü tarafından yayımlanan eksiyirmidört dergisi birinci yılını doldurdu.
Medya ve İletişim Sistemleri'nin yanı sıra diğer bölümlerden de gönüllü öğrencilerin katkısıyla hazırlanan eksiyirmidört'ün geride kan bir yıl içerisinde beş sayısı yayımlandı; altıncı sayı da önümüzdeki hafta okurlarıyla buluşacak.
eksiyirmidört'ün yayın hayatına başlamasını, geldiği noktayı, yayın politikalarını ve öğrencilere katkılarını derginin Yazıişleri Müdürü Doç. Dr. Esra Arsan ve editör Zeynep Sarsılmaz'la konuştuk.
"Meselesi olan herkes katılabilir"
Derginin kurucusu Doç. Dr. Esra Arsan, bölüm olarak basılı bir dergi çıkartmak istediklerini, bu derginin gönüllü öğrenciler tarafından hazırlanmasını ve ücretsiz dağıtılmasın hedeflediklerini söyledi.
"Bu dergide derslerde anlattığımız sorumlu, hak odaklı, ilkeli gazeteciliğin uygulamasını yapmayı amaçladık. Ancak bunu ders olarak değil, gönüllü katılımla gerçekleştirmek istedik."
"Meselesi olan, eleştirel, muhalif ve alternatif söyleme sahip her öğrenci eksiyimidört'e katkıda bulunabilir."
"Biz bu dergiyi tamamen gönüllülük esasıyla çıkartıyoruz. Dergiyi parayla satmıyoruz ve para kazanmıyoruz. Dergi bölüm bütçesinden ayrılan parayla çıkıyor. ilan alınması gündeme geldi ama öğrenciler bağımsız olamayacakları endişesiyle buna karşı çıktı."
"Zor başladık, kolay geliştik"
eksiyirmidört'ün editörlerinden Medya ve İletişim Sistemleri son sınıf öğrencisi Zeynep Sarsılmaz, derginin yayın hayatına başladığı günden beri projenin içinde.
Sarsılmaz, hazırlık sınıfından son sınıfa kadar her öğrencinin tartışarak ve paylaşarak birbirine destek olduğunu, bu sayede de üniversitelerde çıkarılan dergilerin yanı sıra piyasadaki pek çok dergiden de daha başarılı ve dolu işlere imza attıkları görüşünde.
eksiyirmidört'ün kuruluş aşamasından bu yana derginin mutfağındasınız. Süreç nasıl başladı?
Çok dar bir kadroyla bu işe başladık. Zamanla üniversiteye yeni başlamış hazırlık öğrencileri, birinci sınıf öğrencileri de aramıza katıldı. Sonra yavaş yavaş hep birlikte haber yazmayı, gazetecilik yapmayı öğrendik. Birbirimize öğrete öğrete ilerlemeye çalışıyoruz.
Zor bir başlangıç oldu ama birbirimize destek olarak kolay şekilde geliştirdik.
Dergide çalışmanın okuldaki gazetecilik eğitimine ne gibi katkıları oldu?
Okulda düz mantıkla verilen bir eğitim var. "Habere tarihle başlanmaz", "cümle şöyle bitmez", "edilgen kullanılır/kullanılmaz" gibi düz mantık kurallar öğretiliyor.
Bunlar yanlış demiyorum. Mutlaka öğrenilmesi gereken şeyler. Ama eksiyirmidört'te çalışmaya başlayınca yaratıcı yazımımız gelişti.
Herkes gönüllü olarak çalışıyor ve karşılığında not falan yok. İnsanlar kendilerini vererek sevdikleri şeyleri yaptıkları için haber dilimizin ve yazı yeteneğimizin kolay ve hızlı şekilde gelişti.
"Sadece gazetecilik değil, etik olarak da kendimizi geliştirdik"
Dergiyi hazırlama sürecinden bahseder misiniz?
Bir haber yapmak için oturup uzun uzun tartışıyoruz. Kimlerle görüşebileceğimizi, haberi nasıl kurgulayacağımızı konuşuyoruz. Bu sayede çevremizi de ufkumuzu da genişlettik.
Herkesin elinde bir konu oluyor. Eldeki konuların üstüne gitmeli miyiz, gideceksek haberi nereden göreceğimizi konuşuyoruz.
Normal bir derse göre hem daha rahat olması açısından hem yardımlaşarak hareket ettiğimiz için çok keyifli oluyor. Bu sayede de gazetecilik yapmayı daha sağlıklı şekilde öğrendiğimizi düşünüyorum.
Ana akım medyayla kıyaslayınca haber dili ve habercilik etiği açısından nelere dikkat ediyorsunuz?
Ekip olarak ortalama bir etik anlayışına sahibiz. Konular üzerine tartışırken ve haber yaparken çok fazla kafadan, muhabirlerden, editörlerden, hocalarımızdan yorum geldiği için habercilik etiği açından kendimizi geliştirdik.
Artık kimsenin uyarmasına bile gerek kalmıyor; ayrımcılık yapmamak, nefret söylemi kullanmamak, haber kaynaklarını göstermek gibi konularda birinci sınıftaki arkadaşlarımız da son sınıf öğrencileri de kendilerini gayet iyi şekilde geliştirdiler.
Ben dergide editör olarak çalışıyorum. Ancak birinci sınıfta okuyan bir arkadaşımız da bana gelip bu haber şu açıdan kötü olmuş böyle yapalım diyor. Aramızda hiyerarşik bir ilişki kesinlikle yok.
"Bizi rahatsız eden konuları masaya yatırıyoruz"
Kaç kişi çalışıyorsunuz? eksiyirmidört'e isteyen her öğrenci katılabiliyor mu?
İsteyen katılabiliyor. Şu ana kadar bizimle çalışmak isteyen kimseyi geri çevirmedik. Arada uyum sorunu olan arkadaşlar oldu, onlar da kendileri ayrıldılar.
Sadece Medya ve İletişim Sistemleri bölümü değil, diğer bölümlerden de arkadaşlarımız çalışıyor. Şu an dokuz, on kişi faal olarak çalışıyor.
Bilgi Üniversitesi öğrencileri dergiye nasıl bakıyor?
Özellikle son iki sayı kapışılıyor. İlk sayılarda çok fazla ilgi yoktu ama artık öğrenciler ciddi şekilde ilgi gösteriyor.
Bazı öğrenciler gelip "Benim şöyle bir tanıdığım var; bu konu hakkında onunla görüşseniz" diyor. Veya "Ben şunu yapıyorum, benimle röportaj yapın" diyenler de oluyor.
Demek insanlar bizim yaptığımız işi beğeniyorlar ki bizime konuşmak istiyorlar. Bu bizim açımızdan çok sevindirici.
Diğer üniversitelerde hazırlanan dergilerle kıyaslayınca eksiyirmidört nerede duruyor?
Vakıf okullarında daha magazin ağırlıklı konular işleniyor. Kendi dergimiz diye söylemiyorum ama eksiyirmidört'ün toplumsal meselelere duyarlı olduğunu söyleyebilirim.
Sadece üniversite dergileri arasında değil, ana akım medyadaki bazı dergilerden de daha iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Belki biz 70-80 sayfalık dergi yapamıyoruz ama çıkardığımız içerik dopdolu çıkıyor.
Güncel konulara ağırlık veriyoruz. İçimizde pek çok farklı inançtan, görüşten insan var. Farklı cinsel yönelimlerden arkadaşlarımız var. Hepimiz güncel konulara endeksli olarak kendimizi rahatsız eden konuları masaya yatırarak oradan haber üretmeye çalışıyoruz. (EKN)