Türkiye’nin önemli festivallerinden Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu yıl 23’üncü kez izleyici ile buluşuyor. Ancak, 23’üncü buluşma “koronavrüs” nedeniyle önceki buluşmalardan biraz daha farklı.
Festival, bu yıl "evde kal" temasıyla online gerçekleşiyor. Festivalde, 31 ülkeden 76 film sinemaseverlerle buluşuyor.
TIKLAYIN - 23.Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Online
Festival kurucusu Halime Erçetin festivalin geçmişten bugüne uzanan yolculuğunu bianet’e anlattı.
"Sosyal girişimciliği 24 yıl önce gerçekleştirmişiz"
Festivalle ilişkinizin geçmişini kısaca anlatır mısınız?
Bu festivalin adı “Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali” olunca doğal olarak önce Uçan Süpürge’den söz etmem gerekiyor. Çünkü festival kuruluşumuzdan bir buçuk yıl sonra başladı.
Süpürge’nin kuruluş hikâyesi, Bilar A.Ş’ye kadar dayanıyor. 13 Kasım 1996 yılında kâr amacı gütmeyeceğini taahhüt eden bir şirket olarak kuruldu Uçan Süpürge ve bu ismi Ayşe Düzkan koydu.
Son zamanlarda sosyal girişimcilik üzerine çeşitli mecralarda sık sık konuşmalar yapılıyor. Şimdi şimdi fark ediyorum ki; biz meğer 24 yıl önce bir sosyal girişimcilik örneğini gerçekleştirmişiz.
Şirket olarak sürdürdüğümüz 24 yıllık yolcuğumuza 2017 yılından bu yana Uçan Süpürge Vakfı olarak devam ediyoruz.
Uçan Süpürge olarak 2021 yılında 25 yılı yani çeyrek asrı tamamlamış olacağız. Bu yıl ise 23.kez film festivalimizi gerçekleştiriyoruz.
"Dayanışma temel ihtiyaç"
O dönem nasıl gelişti bu fikir?
1996 yılında “Kadın hareketinin birikimlerinin farkındayız.” diyerek yola çıktık. Benim o dönem destek ve dayanışmasını istediğim her bir kadın uzun yıllar boyunca kadın hareketinin içinden geliyordu. Ben de 1975’te kurulan İlerici Kadınlar'dan İzmir grubundan geliyorum.
O dönem, kadın örgütleri arasındaki kurumsallaşmanın arttığı bir dönem olması nedeniyle, iletişim, işbirliği ve dayanışma en temel ihtiyacı oluşturmaktaydı. Bu doğrultuda Uçan Süpürge’nin kuruluş gerekçesi de bu ihtiyaç oldu.
O dönemi, çok şanslı bir dönem olarak görüyorum; henüz feminizm üzerine projeler bu kadar yaygın değildi. Başka bir ifadeyle taban örgütlenmesi için yeri desteklemek yerine; merkezden proje yazıp yerelde çalışma yapanlar bu kadar çok değildi.
Bunu yerine sivil toplumun ne olduğunu, neyi değiştirmek ve dönüştürmek istediğini, ihtiyaçlarımızı konuşmadan proje yazmazdık. Her öğrendiğimizi birbirimizle paylaşmak için sabırsızlanırdık. Kolektif etki yaratma bambaşka bir şeydi. Örneğin; Uçan Süpürge olarak üç kez 81 ilden katılan kadınlar ile buluşmalar organize ettik; il il kadın örgütleri ile defalarca buluştuk. Bu buluşmalar, bize karşılıklı öğrenmenin gücünü öğretti.
Son yıllarda kurulan sivil toplum kurumlarından çok faklı bir kuruluş hikâyesine sahibiz. Her şeyden önce, bilinç yükseltme gruplarında bir araya geldiğimiz, ortak heyecanları yakaladığımız birbirimize güvendiğimiz kadınlarla bir araya geldik. Her şeyi baştan çok düşündük ilk yıl "Kızgınlık, Öfke Çatışmalar Rekabet" gibi atölye çalışmalarını Leyla Navora’dan aldık. Bunların faydasını da gördük ama bu günlerde gördüğümüz hiç kimseye ‘öteki’ demedik. Ayrımcı bir dil kullanmadık
Kültür sanat, buluşmalar için çok önemli bir konu. Festival, tam da bunu yapıyor. Bunu özellikle anlatmak istedim; çünkü Uçan Süpürge bir festival girişimi olarak başlamadı. Festival fikri, Uçan Süpürge için, kadın örgütlerinin güçlenmesi üzerine attığı adımlarda yararlandığı önemli bir yöntem olarak ortaya çıktı. Sinemanın hızlı ve etkili gücü ve çarpıcı anlatım tekniğinden yararlanmak güçlü bir örgütlenme için temel bir iletişim aracı haline geldi.
Çünkü sinema, en önemli isteğimiz olan "Talep ettiğimiz hakları elde etmek için birbirimizden güç alarak mücadele etme" yolunda birbirimizi duyarak, duyduklarımız üzerine düşünerek, yaşadığımız benzerlik ve farklılıkları görerek bize bu yolda ışık tuttu.
"Hayalimiz bir şenlik düzenlemekti"
Zor olmadı mı çünkü tecrübeniz yoktu?
Film festivali nasıl yapılır bilmiyorduk; ama bu işi bilenleri tanıyorduk. Ankara Film Festivali kurucusu, rahmetli Mahmut Tali Öngören ile görüşmeye gittim. Bu festivalin ortaya çıkış hikâyesini kendisinden öğrenmek istedim. Sonrasında yine Ankara Film Festivali ekibinde olan ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk sinema profesörü Seçil Büker’e festivali birlikte kurma teklifini götürdük. Böylece ilk uluslararası yazışmalarımız, festival koordinatörümüz olarak Seçil Büker imzasıyla gitti.
Bizim Uçan Süpürge olarak hayalimiz bir festivalden çok bir şenlik düzenlemekti; iki ya da üç günlük bir şenlik… Ama Seçil, engin sinema bilgisi ve tecrübesiyle Uçan Süpürge’ye uluslararası bir festivalin daha uygun olabileceğini anlattı ve şimdi bakınca "Ne kadar da iyi yapmışız!" diyoruz.
Bu sayede yurt dışından pek çok dost edindik; çok fazla birikim sağladık. Bir dönem Avrupa’daki kadın filmleri festivalinin yönetim kurulunda bulunduk. Ardından bir süre kopukluk yaşasak da en son geçen yıl, 18 farklı ülkeden kadın filmleri festival yöneticilerini Ankara’ya davet ettik ve beş kıtadan katılan kadınlarla buluştuk. Hepimiz için çok heyecan verici bir buluşma oldu.
Festivalin başladığı dönemde şirket olmamıza rağmen Yıldız Ecevit, Filiz Kardam ve ben yönetim kurulu üyeleriydik. Kurucu ekibimizden Sündüz Haşar ile ise halen birlikteliğimiz sürüyor.
Festivalin ilk yıllarında ekipte uzun soluklu çalışanlar oldu. Örneğin; 10 yıl boyunca festivalde çalışan arkadaşlarımıza rozetler takıp törenler yaptığımız oldu.
Son yıllarda bunu yapamadık ne yazık ki. Bunun temel sebebi olarak festivalin ağırlıklı olarak sıfır bütçeyle yapılıyor olması nedeniyle düzenli bir ücret politikası uygulayamaması ve dolayısıyla profesyonel bir kadroyu uzun süre tutamaması söylenebilir.
Buna ek olarak yapısal olarak arka planda yaşanabilen sorunlar veya bizden de kaynaklanan birçok sıkıntı da bu durumun sebepleri arasında gösterilebilir. Açıkçası, en zayıf halkamız kadronun uzun soluklu olamaması.
"Gönüllü emeğimiz çok kıymetli"
Uçan Süpürge'nin diğer profesyonel festivallerden farkı gönüllülük ve kadın dayanışması üzerine kurulu olması, festival aracılığıyla kurulan dostluklar, girişilen yeni işler olduğunu düşünüyorum. Mesela ben birçok insanı, örgütü bu festival hazırlıkları ve sırasında tanıdım. Onlarla başka ortak işler yapma imkânı oldu. Sizin de böyle deneyimleriniz, anılarınız vardır, sanırım. Biraz bahseder misiniz?
Bu, çok doğru… Festival çok kişiyi bir araya getirdi. Dayanışmanın herkese iyi geldiğini biliyoruz. Festival telaşları, tatlı bir koşuşturma esnasında birinin el vermesi bizi özel olarak yakınlaştıran şeyler…
Ayrıca festival gönüllüleri için bu deneyim, kendini keşfetme süreci ve yeni bir öğreti içerisinde -özellikle de bir kadın örgütünde- “Bunu ben başardım.’’ deme fırsatı sunması üzerinden değerli bir alan. Hatta bazen, bu alanı çok benimseyip sonrasında kiminin kitap yazdığına, kiminin başka festivallerde çalıştığına, kiminin yeniden bir festival kurduğuna tanıklık ettik. Yani bir taraftan bizim çok zor dediğimiz şeyin diğer taraftan ne kadar olumlu girişimlere, gelişmelere vesile olduğunu gördük.
Sadece festivalin organizasyonu değil; organizasyon sırasında yapılan tartışmaların da bilinci ne kadar yükselttiğine, çalışanların farkındalıklarını ne kadar çok artırdığına tanıklık ettik. Bizi geliştiren şey, yapılan bir işin sonucu değil; süreci oldu.
Son zamanlarda bunu çok sık gerçekleştiremesek de özellikle festivalin ilk yıllarında filmler üzerine çokça tartışma yapıyorduk. Bir filmi önce çalışan ekibin izleyip tartışması; ardından bir danışma kurulu tarafından filmin tekrar geniş çaplı olarak tartışılması sırasında film okumanın ne olduğunu, filmin içindeki mesajların hayatımızı nasıl dönüştürdüğünü ve başka kadın örgütlerine nasıl katkımız olabileceğini de öğretiyordu. Gerçekten de sinemanın en etkili iletişim aracı olduğunu yaşayarak öğrendik.
Profesyonel festivallerden farkı gerçekten de çok belirgin; çünkü ilişkiler bizim için çok değerli. Örgütlerin ya da kişilerin hangi konuda bizimle bağlantıları varsa onların deneyimlerini birlikte öğreniyoruz. Bu “Birlikte öğreniyoruz” sözü kadın örgütleri için çok kıymetli. Hatta biz festivalimizde bir filmi izlerken bile mutlaka konu ile ilgili uzmanlığı olan bir örgüt ile birlikte izliyoruz. Onların ekibinden konuşmacılara yer vermeye önem veriyoruz. Bunu yalnızca kadın örgütleri değil; işçi sendikaları ve meslek örgütleri ile de yaptık.
'Üniversitelerle çalışmak da bize iyi geldi'
Bu festival, bizim için ilişkileri çoğaltıp geniş kitleye yayabildiğimiz bir proje niteliğinde. Bazı projeler var; çok spesifik, odak grup çalışmaları ile yürüyen, teması belli olan projeler. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ise elinden geldiğince en geniş kitlere yayılmaya çalışan bir proje.
Bu festivalde üniversitelerle birlikte yürüttüğümüz çalışmalarımız da olabiliyor. Hatta bir sene, dört üniversite rektörü ile özel olarak görüştük ve protokoller imzaladık. Açılış gecemizde üniversite rektörlerimiz plaketlerini alırken kültür sanatın üniversitedeki gençlere, gençlerin de kültür sanattan beslenmesi üzerine çok önemli mesajlar verdiler. Tabi şimdi böyle üniversite rektörlerini bulabiliyor muyuz bilemiyorum. Ama iki yıl önce İonna Kuçuradi’ye sahnede ödülünü verirken Hacettepe Üniversitesinin sahnedeki konuşması geçmişi hiç aratmadı. Bu, bizim için çok anlamlıydı.
Ankara dediğim gibi üniversiteler şehri. Kişilik yapıları, toplumsal olaylara duyarlılığı ve tabi ki en önemlisi de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin farkına varıp bunun üstesinden gelebilmeleri için kültür sanatın gücünü kullanarak Türkiye’nin değişik illerinden okumak için gelen gençlerin festival deneyimlemesi bizim her zaman hayalimiz oldu. Dünyada kültür sanatla ilgili çalışmaları olan birçok üniversite olduğunu biliyoruz. En son Yakın Ertürk hocamızla bunula ilgili kavramsal bir yaklaşım üzerine bir çalışmaya başladık. Henüz tamamlanmadı ama bu süreçte festivalimizin bundan sonraki döneminde nasıl bir strateji izlenecek, daha neler yapılacak bunları da düşünüyoruz.
"Festival mücadelenin devamı anlamına geliyor"
Bu sene festival sanal ortamda bir araya getirecek izleyici ile filmleri. Ev eksenli yaşamak biraz da seyretme ediminin değerinin artması anlamına geliyor. Bunu görmüş olduk. Fakat bir festivalin bütünüyle online yürütülmesi girişimi oldukça şaşırtıcı olacak. Bu konuda neler söylersiniz?
Haklısınız bizim için de online festival bir ilk ve nasıl yapılır bilmiyoruz. Ekip olarak yeni bir şey daha öğreniyoruz. Öte yandan, Covid-19 sebebiyle evden online olarak gerçekleştireceğimiz 23. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bizim için mücadelenin devamı anlamına geliyor.
Mücadelemize ve dayanışmamıza ek olarak bu senenin bizim için ayrı bir önemi olduğuna inanıyoruz. Nasıl derseniz; bu salgın sürecinde kültür ve sanat faaliyetlerinin ücretsiz olarak erişime açılması, bu çalışmaları takip edenler için bundan sonraki süreçte kendilerindeki değişimi ve dönüşümünü izleme adına önemli bir fırsat yaratmıştır. Bu dönüşümün bir parçası olmak bizim için çok değerli; çünkü kültür ve sanat faaliyetleri, insanı mevcut gerçeklikten yenilenebilir ve değiştirilebilir bambaşka bir ortama taşır. Bu yeni ortam, onlarca benzersiz duyguyu beraberinde ortaya çıkarır. Bu gücün farkında olup bundan yararlanmak gerektiğine inanıyoruz.
Bu yıl neleri izeyeceğiz?
“23. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 7-14 Mayıs tarihleri arasında #EvdeKaldık” temasıyla online olarak gerçekleşecek” dedik ve şöyle açıkladık:
“Şimdi evde “kalabilenler” olarak hepimiz evdeyiz, evde olmayı, evde kalmayı, hatta evde kalmayı talep etmeyi birlikte deneyimliyoruz. Burası bizim bildiğimiz bir yer; toz kokusu, kek kokusu, çamaşır makinesi sesi, çocuk gürültüsü, geçimsizlikleri, eşitsizlikleri, hiyerarşisi, şiddeti ve kahkahalarıyla bizim çok iyi bildiğimiz bir yer! Hoşgeldiniz! Şimdi hep birlikte evi yeniden deneyimleyelim; kaçınılmaz olanla nasıl baş ediyoruz, bir arada yaşamaktan ne anlıyoruz, ev içini ne olarak görüyor, orada kendimizi ve “diğerleri”ni nasıl konumlandırıyoruz! Haydi, buyurun, çünkü bu kez hep birlikte #EvdeKaldık!
23. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu sene festivali evden yapıyor. Festival 23 yıllık tarihinde ilk kez online olarak gerçekleştirilecek. Bu senenin “Doğa” olması planlanan temasını; esasında doğadan, doğayla kurduğumuz ilişkiden bağımsız olmayan bir salgın gündemiyle “#EvdeKaldık” olarak değiştirdik.
Festival, 7-14 Mayıs tarihleri arasında Uçan Süpürge Vakfı internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden yapılacak. Filmleri gösterime online olarak açacağız. Hepsi son bir yılda çekilmiş ve seçici kurulun 1301 film arasından seçtiği filmler tüm dünyadan sinemaseverlerle paylaşılacağız filmler festival haftasında 2 veya 3 farklı saatte gösterilerek salgının karamsarlığı kadar ülkelerin saat farkını da aşacağız.
“Evimiz”in kapısı, 7-14 Mayıs tarihleri arasında da sonuna kadar açık olacak…
Bütün dünya, hep birlikte olağanüstü bir dönem yaşıyoruz. Bu ilk değil, ama bu kez hep birlikte kaçıyor, kapanmaya, saklanmaya çalışıyoruz. Elbette bugünler sadece salgının kime değerse değsin canımızı yaktığı zamanlar olarak değil aynı zamanda dayanışmanın da hatırlanacağı ve herkesin, her kurumun kendi meşrebince dayanışmaya ortak olduğu zamanlar olarak hatırlanacak. Kan bağışından gıda dayanışması paketlerine, kardeş aileden, sokak hayvanları için mama dayanışmasına, paylaşıma açılan eski filmlerden ahengiyle evlerde içimizi ferahlatan müzisyenlere, yerel yönetimlerin ihtiyaç sahipleri için çabasından giderek daha çok önem verilen askıda ekmeğe kadar yapılan her şeyin geleceğe kalacağının farkındayız.
Uçan Süpürge olarak bizler de en çok bildiğimiz, bize en tanıdık olandan doğru yolumuza devam edip “hepimizin sineması” ile salgının ağır örtüsünü aralayalım istedik ve evlerde kalmaya başladığımız günlerin hemen başlarında festivali online yapmaya karar verdik. Önce zorunluluk olarak tartıştığımız bu fikrin kısa zamanda bir olanak olduğunu gördük; çünkü 23. yılında Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde bu kez perde sadece Ankara’da değil tüm Türkiye’de ve dünyada kültür-sanat çevreleri, üniversite öğrencileri, tüm dünya kadınları, sivil toplum örgütleri… Tüm dünya emektarları için açılacak.
Uçan Süpürge Festivali’nin 23 yıldır evi olan sinemanın perdelerini korona günlerinde “hepimiz” için “hepimizin” filmleriyle açık tutmak bizim de bugünlerden yarınlara bırakacağımız bir iz olur belki de!”
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bu festival ve destekleyici kültür sanat faaliyetleri sayesinde yereldeki STK’ların, kadın örgütlerinin, gençlik örgütlerinin ve karma örgütlerin önyargılarının nasıl ortadan kalktığına ve diyalogları güçlendirmeye nasıl katkı sağladığına tanıklık ettik. Peki, nasıl ettik bu tanıklığı? Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilen iki filmle, 2003 -2005 arasında “Köprüler Kuruyoruz” projesiyle 81 il ve 9 ilçeyi ziyaret ettik.
Eğer festival yapmasaydık bu filmleri fark edemezdik. Bu filmleri seçtikten sonra Türkiye’nin her yerinde gösterdik. Salondaki kadınlarla yaptığımız buluşmalarda, o kadınların bu filmler hakkındaki görüşlerini dinlerken aslında kendi anlatmak istedikleri konular neler onları öğrendik.
Buradan zorla ve erken evlendirilen çocuklar çıktı, kamuyla kadınların diyalogsuzluğu çıktı, yerel kadın ağlarına duyulan ihtiyaç çıktı, kamu kadın örgütleri ve üniversitelerdeki kadın çalışmaları birimleri arasında da bir diyalog kurulması gerekliliği ortaya çıktı. Tüm bu ihtiyaçlar arka arkaya bütün bu projeleri hayata geçirmemizi sağladı.
Ek olarak Yakın Ertürk Hoca ile birlikte konuştuğumuz ''Adalet için sanat, feminizm için sanat ve insan hakları için sanat” gibi akımlar, günümüzde düz yazının etkisini kaybettiğini ve sanatın dönüştürücü gücünün ön planda olduğunu göstermektedir. Sinemanın direnme kültürü için önemli bir malzeme olduğunun farkındayız.
Bu doğrultuda “Festivalin arka planında “feminizm için sanat”ı nasıl kavramsallaştırabiliriz?” sorusu üzerine yakın zamanda çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Ve son olarak “Festival Çok Güzel Gelsene”yi yıllar önce çok söyledik. Bu güzellik halen devam ediyor. 101 farklı ülkeden onlarca kadın yönetmenin festivalimize filmlerini göndermiş olması hepimizin gururu. Önümüzde 35 değerli kişinin yer aldığı danışma kurulunun belirlediği filmlerden oluşan bir seçki var. Festival programı ile ilgili detayları buradan takip edebilirsiniz. Herkesi festivalimize davet ediyoruz. (CÖ/EMK/AS)