Türkiye Yazarlar Sendikası ve Ören Belediyesi'nin, usta şair Melih Cevdet Anday'ın anısına, bu yıl beşincisini verdiği ödüle, "Sonsuzluk Çiseler Büyük Sularda" ve "Bir Ebru Vurgusu Dünyaya Katkımız" kitaplarıyla layık görülen Metin Cengiz ile şiir üzerine konuştuk.
Üniversite yıllarında Cemal Süreyya'nın "Beni Öp Sonra Doğur Beni" kitabını eline almasıyla başlayan şiir macerasını 35 yıldır devam ettiren Cengiz, o yıllarda "karalama" dediği ilk şiirlerini kimler için yazdığını anlattı:
"Üniversitede arkadaşlarım, sevgililerine aşk mektuplarını bana yazdırırlardı. Ama o dönem yazdığım şiirleri beğenmediğim için çok şiir yırttım. Çünkü beğendiğim o büyük şairlerle şiirlerimi karşılaştırıyordum. O dönem yazdığım şiirler karalama olarak nitelendirilebilir."
Cengiz de 12 Eylül'de işkencelerle dolu hapis yüzü görenlerden... Şiirlerinin artık "karalama" olmaktan çıktığı dönemin 2,5 yıllık hapis süreci olduğunu anlatan Cengiz, Kars'ta öğretmenlik yaparken gözaltına alınmasıyla başlayan cezaevi sürecini anlattığı şiirini okudu:
"...
Kıskaçtayım.
Duyduğum yalnızca kahkahalar ve küfür sesleri.
Dizlerim titriyor.
...
Birdenbire kaburgalarımın parçalandığını duyuyorum.
Her biri bir yerde kemiklerimin.
Kıskaçtayım.
Sonsuz bir karanlık.
Çok şükür hücremdeyim.
Geçti her şey.
Hazırlanmalıyım az sonraya; avuçlarımdaki sigarayla yarısı yanmış."
"Biz 12 Eylül'ün mağduru değil muhatabıydık" diyen Cengiz, şunları söylüyor:
"Biz o dönem devletin karşısında bir taraftık, onu değiştirmek, dönüştürmek istiyorduk. O dönem uygulanmak istenen liberal politikalara engel olabilecek mazlum halkın, öğrenci kesimini, işçilerin, köylülerin mücadelesi kesilmek istendi. Şimdi Başbakan, politikanın genel karakterine uygun olarak halkı kandırmak üzerine yaptığı siyasette Nevzat Çelik'in şiirini kullanabiliyor, üstelik şairin adını vermeden..."
Özellikle sol hareketin ivme kazandığı 1960'lar ve 1970'ler Türkiye'sinde sol ideolojiye sahip şairlerin aşk şiirleri yazarken yaşadığı çekinceleri anlattı:
"O dönem sol, köy kökenli bir mantaliteye sahip olduğu için kendilerine aşk şiiri yazmayı resmen yasak etmişler, ayıp görmüşler. 'Komünist şair aşk yazar mı' diye bir durum vardı. Hâlbuki komünist şair hayatı tüm yönleriyle ele alır. Nazım Hikmet mesela ilk defa sevgiliyi somut bir sevgili haline getirmiş. Bendeki aşk şiirleri de yalnızca aşk şiiri değil aynı zamanda politik şiirlerdir."
"Kadınları şiir okuyan, şiir yazan bir toplum olmak gerek... Kadın ömrünün büyük bölümünü hayattan dışlanarak geçiriyor. Cumhuriyetle birlikte sokağa çıkmaya başlayan kadın, hala gecenin bir vakti erkekler gibi sokakta tek başına dolaşamıyor. Bir anlamda 'Aylak kadın' yok. Ona başka bir ad konuluyor. Sokağı yaşayamayan kadın şiir de yazamaz. Kadınlar duygularını belli etmeye çekindikleri için de şiirden uzak ama Nazım Hikmet'in Piraye'sinin mektuplarında o şiiri görüyorsunuz aslında."
Şarkılar Kitabı ile 1996 Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan Cengiz, bu yıl da Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü'nü kazandı.
Anday'ın şiirinin kendisi için ne ifade ettiğini ise Cengiz, şu sözlerle anlattı:
"Melih Cevdet Anday'ın şiirlerinde berrak, temiz bir Türkçe vardır. Benim şiirlerim somut, anlaşılır, okuyucuyu bir labirentin içine koyup ama sağlam bir ipucu verip çıkışa doğru yönlendiren bir anlatımı vardır. Ben Anday'ın Aydınlanmacı tavrıyla değil daha çok modern şiirin başlatıcısı olduğu dönemi kendime yakın bulurum. Bugün bunun üzerine ne katabiliriz diye bakarım."
Türk şiirinin yanı sıra özellikle Fransız, Amerikan, Japon şiir sanatından çok etkilendiğini ve beslendiğini söyleyen Cengiz, şiirin "anlamlı ve anlaşılır" olması gerektiğine inanıyor:
"Türkiye'de şiir, sanki anlaşılmaz, hiçbir şey söylemeyen olmak zorunda gibi bir algı var. 'Şiirde anlam aranmaz' demek doğru değil. Şiir bir iletişim biçimidir. Şair, şiirinde, anlamsız dizeler sıralamak yerine bütün insanlık dramlarını kendi sorunu gibi algılayıp, aktarmak durumundadır."
Metin Cengiz kimdir?
Şair, yazar. 3 Mayıs 1953, Göle doğumlu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Temel Bilimler ve Yabancı Diller Yüksek Okulu Fransızca Bölümü Mezunu (1977). Çeşitli tarihlerde siyasi dergi çıkarmak, siyasi eylemde bulunmaktan dolayı bir çok defa tutuklandı. Birçok ilde Fransızca öğretmenliği yaptı (1977-1987). Bu süre içinde Marmara Üniversitesi Fransızca Bölümünü bitirdi (1987). 12 Eylül döneminde TCK'nın 141. maddesinden 2 yıl hapis yattı. Öğretmenlik yıllarında bir süre gözaltına alındı, il içi ve il dışı sürgünlere gönderildi, açığa alındı. Muş'ta öğretmenlikten istifa ederek İstanbul'a dönüp yayınevlerinde düzeltmen, redaktör, editör ve çevirmen olarak çalıştı. 1993 yılından sonra yeniden başladığı öğretmenlikten emekli oldu (2002).
İlk yazısı (Nasıl Şiir), Demokrat gazetesinde (3 Mayıs 1980), sonraki yıllarda şiir ve yazıları Broy, Varlık, Adam Sanat, Edebiyat ve Eleştiri, Bahçe (Antalya), Islık (Mersin), Şiir Odası (Ankara), İlk şiirleri Broy, Yazko Edebiyat, Varlık, Adam Sanat, Hürriyet Gösteri, Yasak Meyve, Düşün ve Parantez dergilerinde çıktı. Karadeniz TV'de Şiir ve Resim programını hazırlayıp sundu. Şarkılar Kitabı ile 1996 yılı Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü; Sonsuzluk Çiseler Durgun Sularda (Toplu Şiirler 1) ve Dünyaya Katkımız Bir Ebru Vurgusu (Toplu şiirler 2) ile 2010 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü'nü aldı. Türkiye Yazarlar Sendikası, Türk PEN, Edebiyatçılar Derneği üyesidir. 2005'te arkadaşlarıyla Digraf Yayıncılık'ı kurdu. Şiir'den serisinden şiir ve şiirle ilgili kitaplar çıkardı. 2010'da (Eylül)Şiir'den dergisini yayımlamaya başladı.
Gelenekten hesaplaşarak yararlanan, günümüz modern dünyasını sorgulayan; insanı bütünlüğü içinde, yaşadığı gerçeklik ve duyu dünyasıyla derinliğine ele almaya çalışan, insanın düzen tarafından bilinçli olarak parçalanmışlığını, manipüle edilmesini duyumsatan, dünyanın değiştirilmesini, insanların ufkunu değiştirmek olarak işleyen felsefi açılımları olan bir şiiri var. Şiir dili imge, biçim ve biçem örgütleyiciliğinde lirizmin havzasında kendine özgü bir boyut kazandı. Günümüzde yaşanan ve ölümün damgasını vurduğu gerçeklik son dönemde yazdığı şiirlerinde modern dünyanın önemli bir boyutu olarak yer aldı. Savaş, ölüm, göç gibi olgular felsefi bir derinlik ve lirik bir dille şiirsel boyuta taşındı. Düşüncelerini belli başlı dergi ve gazetelerde yayımlamaktadır.
Şiirleri Fransızca, İngilizce, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Boşnakça, Rusça, Romence, Arapça, İbranice, Azerice ve Kürtçe gibi birçok dile çevrildi. Apres le tempête et autres poèmes adıyla Fransızca bir kitabı yayınlandı (2006, Harmattan). Levant dergisinde sekiz şiiri türkçeleriyle birlikte yayımlandı (2009). Editörlüğünü yaptığı Çağdaş 17 Türk Şairi adlı antoloji Harmattan Yayınları arasında çıktı (2009)
ESERLERİ: Şiir: Bir Tufan Sonrası (1988), Büyük Sevişme (1989), Zehirinde Açan Zambak (1991), İpek'A (1993), Şarkılar Kitabı (1995), Gençlik Çağı (1998), Aşk İlahileri&Günümüze Hüzzamlar (2006), Özgürlük Şiirleri (2008), Sonsuzluk Çiseler Büyük Sularda (Toplu Şiirler 1, 2008), Dünyaya Katkımız Ebru Vurgusu (Toplu Şiirler 2, 2010)
Deneme-Eleştiri-İnceleme
Şiirin Gücü (1993), 1923-1953 Toplumcu Gerçekçi Şiir (2000), Modernleşme ve Modern Türk Şiiri (2002), Şiir, Din ve Cinsellik (2005), Nâzım'dan 70'li Yıllara Türk Şiirine Eleştirel Bir Bakış (2005), Şiir, İmge, Biçim, Biçem-Şiirin Teorik Sorunları (2005), Şiir, Dil, Şiir Dili, Şiirsel Anlam (2005), Küreselleşme, Postmodernizm ve Edebiyat (2007), İmge Nedir (2009), Kültür ve Şiir (2010), Felsefe ve Şiir (2010).
Röportaj: Hayat, Edebiyat, Siyaset-Ahmet Oktay ile Dünden Bugünden (2004)
Çeviri: Max Jacob / Sahici Mucizeler (derleyen: Ülkü Tamer; 1991), Aimé Cesaire/ Seçme Şiirler (Eray Canberk ile, 1999, ikinci baskı 2001), Pablo Neruda /Aşk Soneleri (1991), Pablo Neruda (Ateşten Kılıç, 1991), Eugene Guillevic /Seçme Şiirler (1993), Jacques Prevert /Seçme Şiirler (Eray Canberk ile 1994), Jules Laforgue /Sevdalılar (1991), Baudelaire'den Günümüze Modern Fransız Şiiri (Çev. ve haz., 2000), Batmış Güneşler Üstünde Günümüz Fransız Şiirinden Seçmeler (2005), Naim Araidi/Acıklı Şeyler İçin Bayram (2010). (BT/BB)