Grup Yorum'dan Ali Aracı ve Ali Pupar ile siyasetteki son gelişmeleri, Kürt sorununu da konuştuk; aşkı da...
-Grubun kurulma kararı nasıl bir ortamda alındı?
Aracı: 12 Eylül döneminin o baskıcı koşullarında birçok üniversitede bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyorlardı. Grup Yorum da böyle bir ihtiyaçtan doğdu. 1985'te kurulan Grup Yorum'u yaratan, o dönemki cuntaya duyulan tepkiydi. Ama "Bir grup kuralım, 25 yıl gibi uzun bir süre yaşasın" amacı yoktu. Grubun ilk albümünde de söz ve müzikleri yapanların isimleri yazıyordu. Ama daha sonra uzun süren tartışmaların ardından bundan vazgeçildi. Çünkü yaptığımız kolektif bir çalışmaydı. Logoda da isim veya fotoğraf kullanılmamasının nedeni budur. Bu nedenle yalnızca siluetler var.
-Grup Yorum devamlılığını nasıl sağlıyor? Grubun çok fazla sirkülasyona uğradığı eleştirilerine ne diyorsunuz?
Papur: "Grup Yorum 10 kişiden oluşur. Biri ayrıldı mı yeri başka biriyle doldurulur" gibi bir durumumuz yok. 50 kişi de oluyoruz 100 kişi de. Bir sayı sınırlamamız yok. Hedefimiz hep daha çok, daha çok kişi olması. Yetiştirdiğimiz bir çocuk koromuz var. Grup Yorum bir okul gibi. Anadolu'da koordineli olarak çalıştığımız müzik gruplarından arkadaşlarımız da var aramızda. Son grup 10 yıllık yani aslında kalıcı. Söylendiği kadar büyük bir sirkülasyon yok.
"Grup Yorum'a binlerce dava açıldı"
-Neden gruptan ayrılmalar yaşanıyor?
Aracı: Grup Yorum'da olmak zor. Bugüne kadar gözaltına alınmayan bir tane bile Grup Yorum üyesi yok. Hakkımızda bine yakın dava açıldı. Yolu buradan geçen her insanın yaşamının o günlerinden gurur duyduğunu düşünüyorum. Ama buranın zorluklarına göğüs geremeyen insanlar ayrılma yolunu seçebiliyorlar. Grup Yorum kendi elemanlarını yetiştirdiği için ihtiyaç durumunda yerini doldurabilecek birisi gelebiliyor. Böylece Grup Yorum yenileniyor, aramıza yeni insanlar katılıyor. Devrimci bir mücadele içindeyiz sonuçta. Bunun dünyada da Türkiye'de de bir örneği yok. Grupların ömrü grubu oluşturan insanların ömrüyle aynı gibi oluyor genelde. Bugün ilk gruptan kimse yok ama Grup Yorum hala aynı müzikal tarzda devam ediyor. En önemli yanı da bu. Çünkü Grup Yorum'un ideolojik bir duruşu, bir dünya görüşü var. Zor bir yol olsa da bu yola herkes emeğini katıyor. Grup içerisinde kolektif bir çalışma yürütüyoruz ve kararları ortak alıyoruz. Grubun içerisinde çekirdek bir yapı yok.
-Albümünüze girecek şarkıları ne belirliyor?
Aracı: Ülkede o kadar çok gelişme oluyor ki hangisini albüme koyacağız diye uzun uzun tartışıyoruz. Albüme girmesi için şarkının gücü, hissettirdiği de önemli. Şarkı, kendini öne çıkarıyor ya da beklemeyi tercih edebiliyor. Şarkılar da kendi mücadelelerini veriyorlar.
Papur: Son albümümüzde 70 kişinin birarada okuduğu bir marş var "Amerika Defol" diye. 1990'lara baktığımızda faşizmin tavan yaptığı yıllardı. O dönemki baskılar da Grup Yorum'un marşlarına yansıdı. Bu dönem de Amerika'nın bir baskısı var. Filistin sorunu, cezaevindeki çocuklar sorunu var. Yorum'un albümlerine baktığınız zaman yakın tarihe de tanıklık edebiliyorsunuz Türkiye'de ne olduğunu görebiliyorsunuz. Güler Zere için de bir beste yapmayı düşünüyoruz. Cezaevlerindeki arkadaşlardan söz yazıp gönderenler oluyor. Herkes emeğini katıyor. 'Küp'te bekleyen de yüzlerce şarkımız var. 19 Aralık'ta yaşanan ölüm orucunu anlatan şarkılar var.
"Sosyalist bir devletin kurulacağına inanıyoruz"
-Son günlerde Grup Yorum'u Türkiye'ye dair ne umutlandırdı?
Aracı: Engin Çeber davasında işkenceye verilen ceza, Güler Zere'nin tahliye edilmesi bize umut veren gelişmeler. G8 zirvesi tartışmalarından çıkan tespitlerden biri de 21. yüzyılın ayaklanmalar çağı olacağı. Dünyada büyük bir işsizlik, yoksulluk ve adaletsizlik var. Sosyalist bir devlet kurulabileceğine, halkın egemenliğinin olabileceğine de inanıyoruz. Eskileri anmıyoruz, Grup Yorum nostalji yaparak yaşamıyor. Bugün stadyum konseri iddiamız da biraz bu yüzden. Franco'nun futbol ile insanları uyutmasının mekanında bir konser veriyoruz. 32 bin bilet dağıtıldı. Katılımın da çok iyi olacağını düşünüyoruz.
"Kürt açılımı da Alevi açılımı da bir aldatmacaydı"
-Önce Kürt açılımı, sonra yeniden alevlenen çatışmalarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aracı: Kürt açılımı yapılmaya çalışılsa da iktidarın bakışında değişen hiçbir şey yok. Katliam aynı katliam, iktidar aynı iktidar. Tek bayrak, tek millet görüşünden iktidarların hiçbiri vazgeçmedi. 1990'larda da böyleydi şimdi de böyle. Açılımı da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) bir manevrası olarak görmek gerekiyor. Buna aydınları, yazarları da alet etmeye çalışıyorlar.
Kürt sorununu ele alırken bunun sınıfsal bir sorun olduğunu görmek gerektiğini düşünüyoruz. Kürt halkının meselesinin temeli de budur. Kürt hareketinin de ancak sınıfsal mücadeleler sonucu kazanacağını düşünüyoruz. Bu yüzden Türkiye'de tüm halkların bir arada yaşadığı sosyalist bir düzenin kurulacağını düşünüyoruz. Bu ülkede emperyalisme karşı mücadele edilirse bu başarılabilir yoksa bir halkın tek başına mücadelesi başarılı olamaz. Ulusal bağımsızlık hakkı tüm halkların en temel hakkıdır. Ama bugünkü temel sorun ülkeden emperyalizmin, tekellerin kovulması, sınıfsal eşitsizliklerin giderilmesidir. Bu olmadan bağımsızlıktan söz edemeyiz.
Aleviliğin de Milli Eğitim Bakanlığı kitaplarına gireceğinden söz ediyordu hükümet. Ama şimdi "Önümüzdeki döneme yetiştiremiyoruz" diyor. Niyeti olsa aslında o kitap yetişir ama yok. Niyeti bu oldukça da bir 50 yıl daha o kitap yetişmez. AKP diyor ki "Size bir alan yarattım bu sınırlar içinde takılın." Peki hani özgürlük? Özgürlük varsa benim de söz, yetki ve karar hakkım olmalı. Ama yok, o zaman hangi açılımdan söz ediliyor. Alevi açılımı da büyük bir aldatmacaydı. Hiçbir egemen tarih boyunca bir hak vermemiştir. Bu haklar her zaman söke söke alınmıştır. Biz de Kürt halkının da Alevilerin de haklarını bu yoldan alacaklarına inanıyoruz. Egemenler cemevlerini Alevilere bahşetmedi, Taksim alanı da bahşedilmedi. Bunu devlet mi bahşetti. Hayır. Hepsi mücadeleler sonucu kazanıldı.
Papur: En baştan beri bu açılım konusunun bir aldatmaca olduğunu söylemiştik. Açılımın içinde halk yoktu, Kürtleri ilgilendiren bir konu da yoktu. İnsanlar yine Kürtçe konuştuğu için ceza alıyor, Kürt olduğu için bir üniversite öğrencisi dayak yiyor, cezaevinde Kürtçe mektup yazdı baskı görüyor, taş attı diye çocuklar cezaevlerine giriyor. TRT Şeş açılıyor ama devlet kendi propagandasını yapıyor.
"Love Story çalsak da yayımlamıyorlar"
-Artık medyaya daha çok çıkıyorsunuz, daha önce medyada yeterince görünmemeniz bilinçli bir tercih miydi?
Papur: Biz çıkmıyoruz değil de çıkartmıyorlardı. Bize karşı bir sansür uygulanıyor. Çünkü korkuyorlar. Bizi konuk etmek de çok kolay değil medya için. Geçenlerde bir radyo bizim Cemo şarkımızı çaldı diye kapatıldı. Radyo kanallarından biri de kendisine ulaştırılan Grup Yorum şarkılarını çalamayacağını belirterek, "Grup Yorum, Love Story çalsa bile biz yayımlayamayız" diyor. Her kanala çıkamıyoruz. Bazı programlara da biz çıkmak istemiyoruz. Duruşumuzdan ödün vereceğini düşündüğümüz bir programa katılmıyoruz. Ama artık görmezden gelinemeyecek bir noktaya geldi Grup Yorum.
"Sevgi, emekle bütünleşince anlam kazanır"
-Albümlerinizde yalnızca marşlar yok, sevda şarkıları da var...
Aracı: "Amerika Defol" diye bir marş yaptık. Bununla birlikte sevda şarkıları da yaptık. Hayatın içerisinde sevda da ayrılık da özlem de kavga da var. Yaşam, kavgasıyla, mücadelesiyle, sevdasıyla bir bütün. Bunu koparmamak gerek. Sevmek çok güzel ama yanında ciddi bir emek de ister. Sevgi, emekle bütünleştiği zaman bir anlam ifade eder. Saksıda, hayattan kopuk bir sevgi ölür. Gerçek sevgide karşılıklı eleştiri de çok önemlidir. Karşındakini olduğu gibi kabul edip ömür boyu aynı şekilde bir sevda yürümez ki.
Buna en büyük örneklerden birisi de Karl Marks ve Jenny arasındaki sevgidir. Evlenirler, çocukları olur. Marks o kadar yoksuldur ki elindeki paraya bakıp "Kağıt mı alayım, çocuğuma süt mü alayım" diye çelişkide kalır. Sevda ve mücadele iç içedir. Nazım'ın şiirinde söylediği gibi "Sevebilirim, hem de nasıl, dile benden ne dilersen, canımı, gözlerimi... ve dövüşebilirim, doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey için, herkes için, yaşım başım buna engel değil..."(BT)