Leyla Ağaçkoparan Türkiye'deki ilk kadın uzun yol şoförü. Anılarını yazdığı "Geri Vites Hayatlar" adlı kitabı İletişim Yayınları'ndan çıktı. Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) dergisinde onunla yapılan söyleşiyi aktarıyoruz.
Leyla Ağaçkoparan 20 yıl ağır vasıtalarla uzun yol şoförlüğü yapmış bir kadın. Uzun yol şoförlüğünü meslek olarak seçmesinde babasının etkisi büyük olmuş. Mesleğiyle ilgili eğitimi de babasının atölyesinde alan Ağaçkoparan, kitabını da babasına atfetmiş.
"Erkek mesleği" kabul edilen işini yürütürken, pek çok zorlukla karşılaşmış. "Erkekler için bile uzun yol zorluğu varken o koşullarda kadın olmak daha zorlanmak demek. Duş ve bakımınızı yapacağınız alan yoktur. Ev ortamı değil ama siz bir biçimde, her şeyi pratik olarak halletmek zorundasınız. Mesela etek giyemezsiniz, aracınızdan her yönden sorumlu biri olarak, her an eğilip altına bakmanız gerekebilir. Yağ mı damlatıyor su mu, anlamalı; olası aksilikte konuya hakim olmalısınız."
Ayrımcılık
Agaçkoparan'ın yaşadıkları bunlarla sınırlı değil elbette. Ona kulak verelim:
"Sırf cinsiyetimden dolayı iş bulamadığım veya bulduğum işlerde barındırılmadığım da oldu. Bu büyük hata ve haksızlık. Nitekim çok erkek meslektaşıma rastladım, sırf erkek olduğu için iyi şoför zannedilen. Ve yine çok erkeğe rastladım aracın yağ çubuğunun nerede olduğunu bilmeyen veya patlak lastik üzerinde yürüyen. Aynı besini yemiyor muyuz? Yani savaş aynı savaş. Ekmek savaşı. Yani burada konuyu kadınlığa çekmek yanlış. Profesyonellikten, deneyimden, donanımdan bakmalı."
Kadınların çalışma koşulları konusunda bir gelişme olmadığını düşünüyor:
"Bazı şeylerin değişmediğini görmek beni üzüyor. Kapıma gelip 'Ben de şoför olmak istiyorum Leyla Abla' diyene çare olamıyorum. Ben yurt dışında da bulundum, orada mükemmel eğitim veriyorlar ve diploma sonrası işiniz hazır oluyor. Belki mecburi hizmet süresi var ama iyi gelirli, garantili bir işiniz oluyor ve hiç yadırganmıyor. Bizde bu yok. Oysa niye olmasın? Dernek, vakıf ya da oda; kimse bir çaba göstermiyor. Bu yetersizlik ve ilgisizlik Türkiye'ye yakışmıyor. Çabam bu yönde işte. Varsa bu işi yapmak isteyen, çekinmesin, savaşsın, sesini duyursun. Hiçbir şey insana altın tepside sunulmuyor."
"Kadın olmak hayatını bu yönde kazanmak için bir engel veya eksiklik değil ki" diyen Ağaçkoparan; mesleğini kadınlara tavsiye ederken işiyle gurur duyduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor.
Artısı eksisi
Peki mesleği adına gözden çıkarmak zorunda kaldığı şeyler olmuş mu?
"Olmaz mı? Aile mefhumu düzenli bir yaşamı ve bir arada olmayı gerektirir. Benim böyle düzenim bir olmadı. Üç evlilik yaptım ama başarısızlıkla sonuçlandı. Belki tüm olumsuzlukları mesleğe yüklemek doğru olmaz, ama uzun yolda geceniz-gündüzünüz olmaz, özlem duyduğunuz çok şeyden mahrum olabilirsiniz. Diğer yönden bakınca da; günlük hayatınızda nadiren görebileceğiniz yer-yol-şehir-kültür gibi konuları çok daha farklı bir vizörden görmek imkanınız oluyor. Dünya görüşünüz çok değişiyor. İnsan ilişkilerinize inanılmaz farklı tecrübeler katıyor."
Kullanmadığı araç yok Agaçkoparan'ın, "Benim için fark etmez" diyor, "Otobüs, TIR, tanker, kurtarıcı, minibüs, ambulans, taksi... Ama yük yerine yolcu taşımacılığı bana daha anlamlı gelir. Yükünüz insan canı. Bundan daha ağır bir vebal var mı? Maldan değil candan sorumlusunuz. Turizm taşımacılığı yaptığımda da böyle nice tarih kokan yerleri görüyor ve ülkemize gelen turistlerin de görmelerine vesile oluyordum. Ambulans şoförlüğü de öyle. İşiniz can kurtarmaksa, o dakika transa geçiyorsunuz zaten."
Kitabın adına dönüyoruz son olarak. "Geri Vites Hayatlar", nasıl bir anlam taşıyor?
"Bu geçmişimin bir sentezi. Geri vitese taktım ve geçmişten bu güne bir seyrüsefer yaptım. Her şoför çok iyi geri manevra yapamadığı gibi, herkes geçmişini çok iyi yorumlayamaz, yeterince samimi olamaz. Bu kitap seksen yaşıma da gelsem yazılacaktı. Gerçi çok yazılmamış şey var ama onları da başka biçimlerde kurgulayacağım."(EÜ)
* Geri Vites Hayatlar, İletişim Yayınları, İstanbul, Ağustos 2007, 124 sayfa, 10.5 YTL