14:21 son güncelleme
Bianet Bültene Abone Ol
facebook twitter rss youtube
  • BİANET
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Özel Dosyalar
  • BİAMAG
    1. Anasayfa
    2. Yazılar
    3. Yazarlar
    4. Galeriler
    5. Bia Kitaplığı
  • KURDÎ
    1. Destpêk
    2. Nûçe
    3. Nivîskar
    4. Galerî
    5. Têkilî
  • ENGLISH
    1. Homepage
    2. News-Articles
    3. Bylines
    4. Galleries
    5. About Us
  • KADIN-LGBTİ
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Erkek Şiddeti-Çetele
    4. Şiddete Uğrarsanız
    5. Bağlantılar
  • ÇOCUK
    1. Anasayfa
    2. Haber Listesi
    3. Yazarlar
    4. Çocuklardan
    5. Bağlantılar

Haber Listesi

  • Bianet
  • Biamag
  • Kurdî
  • English
  • Kadın
  • Çocuk

Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak,
Çok şükür yaşıyoruz

Nazım Hikmet Ran’ın “Masalların Masalı” şiirinden bir bölümle, 5 Ocağa ne kaldı ki!

Ne olmuştu sahi 5 Ocak’ta!

1951 Yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet, 58 yıl aradan sonra yine bir Bakanlar Kurulu kararıyla resmen Türk vatandaşı olmuştu.

5 Ocak 2009’da Nazım hariç, hepimiz bunu okuduk, Resmi Gazete’de. Sadece biz mi? Uzaktaki o yazar da okumuş. O yazar için “Dünyanın Vicdanı” diyorlar. Eduardo Galeano, Latin Amerika’nın ete kemiğe bürünüp dünya toprağında yürüyen ruhu…

Yazdıklarında hüzün, çaresizlik, doğaüstü imgeler, dostluk ve Latin Amerikalıların vazgeçilmezi futbol yan yanadır. Gazeteci olarak başlamış olmanın alışkanlığı belki; yalın, kısa, vurucu sözcüklerle ifade etmeyi çok iyi biliyor olması. Ya da kelimeyi ve onun çağırdıklarına olan inancı, hepimizi ikna edip büyüleyecek kadar samimiydi. Taa Latin Amerika’dan buraya söylemek istediklerimize kalem olmuş olmasının nice örneği vardır da! Birisi bizi, bizden iyi tanıdığına örnektir. Yılın her gününe ayrı bir hikaye ayırılarak yaratılmış olan...

Ve Günler Yürümeye Başladı*

Takvim formatında yazılmış bir kitaptır. Yazar bu kitabında da başka kitaplarında olduğu gibi yine sisteme direnmiş, emperyalizmi karşısına almış, insanları ve olayları kısa kısa anlatmış. Bu kısa anlatılar içinde bulunan, bizi bizden de iyi tanıdığını bana hissettirmiş olan 6 Ocak tarihli o sayfada şunlar yazar;

“Türkiye 2009 yılında, daha önce vatandaşlıktan çıkarılmış olan Nazım Hikmet’i vatandaşlığa geri aldı ve hem en sevilen hem de en nefret edilen şairinin Türk olduğunu kabul etti.”

Devamında şairin “vasiyet” adlı şiirinden bir bölüme yer veren tarihsel ajandanın payımıza düşen kısmı sadece bu kadar da değildi.

Belki de bir “resmi” kararla ülkesine geri döndürüldüğü varsayılan şairin, yazının başında bir dörtlüğünü verdiğim şiirinden bir bölümle devam etmek benim açımdan uygun olanı. Eğer demiri dövüp şekil veren bir usta olmuş olsaydı, demirin dövülürken çıkarttığı sesi ya da kızgın ateşin içindeki parlaklığını göstermek isterdim. Ama karşımızdaki bir şairdi. Sözü dört duvar arasında, sürgünde, sevgilinin kollarında döve döve ince ince işlemişti. Yarasını açık edip insana yarasını açık edip insanın, ulaştırmakta usta değil miydi? Sözünde yükünü sırtlayıp direnmemiş miydi?  Hem kendi içindeki sesten hem de dış seslerden. Kolaya çağırmaz mı iç sesimiz? Bazen de yenilip vazgeçilmez mi? İşte onlar direnmişti.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
Kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim
Kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek
Kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek,
Güneş kalacak,
Sonra o da gidecek…

Bu sıralamaya ne denli uyuldu. Şairin ülkesinden sürgünlüğe gidişi 17 Haziran 1951 sabahına denk düşer. 20 Haziran 1951 Bükreş Radyosu’ndan duyurulur, Romanya’ya vardığı. 3 Haziran 1963 sabahı Moskova’daki evinde öldüğünde 62 yaşındaydı.

12 yıl sürgün, 12 yıl 7 ay hapis ve bir ömürden fazlasına yetecek şiirler kalmıştı.

Bir de uzaktaki mezarı.

Galeano 6 Ocak tarihli o sayfaya şöyle yazmıştı:

“Vasiyet adlı şiirini şöyle bitirmiştir.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

-öyle gibi de görünüyor-

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.“

Galeano’nun yazdıklarıyla; Nâzım’ın Masalların Masalı şiiri elbet kesişmek zorundaydı. Sade olmak da bir hünerdi! Bilindik kelimelerle ulaşabilmek hem kendine hem de kendin olmayana.

Her güne bir masal gibi uzanan gerçekleri, tarihin tozlu raflarından alıp bize kadar getiren kitap; ulaşmadık coğrafya, çoğaltılmadık ses bırakmayan kısa anlatılardan bir diğerinde de...

Ve Erdal Eren

Erdal Eren’i de yazar 8 Ocak tarihli o sayfada...

Dönemin cumhurbaşkanına asılmasından 32 yıl sonra Erdal Eren’in fotoğrafı gösterildiğinde tanımamış olduğunu da belirtmek gerekir. Ben değil! Galeano bunu da ajandaya not düşer.

Nâzım’a uzakların şairleri şiirler yazdılar. Mesela Neruda, Che öldüğünde çantasında Nazım'ın şiir kitabı bulunmuştu.

20. Yüzyıl şiiri çoğunlukla anlaşılmaz olmayı kendine gaye edinirken, o tarihte sahnede olan şair Nâzım, sade ve anlaşılır sayfalarca şiirler yazdı.

Bunun tarihte örnekleri varsa da pek bir azdırlar. İlyada ve İlahi Komedya’da şiir biçiminde yazılmış uzun kurgulu hikayelerden oluşur.

Nazım’ın Memleketimden İnsan Manzaraları ve Yatar Bursa Kalesinde gibi kitapları toplumcu gerçekçi edebiyatın sayılı örneklerini barındırır.

Louis Aragon ve Paul Eluard gibi 20 yüzyılın şiir dehaları da Nazım'a övgüler dizmekten, şiirini alkışlamaktan geri kalmamışlardır.

Su başında durmuşuz
Çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor.
Çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
Çınarla bana.

Şiir 7 Mart 1958, Varşova-Şvider notuyla kayıt altına alınmış.

Ağaca, suya dokunmuş suretini görmüş şairin yıllar sonra okunuyor olmasının elbet bir birden de fazla nedeni vardır.

Gerekçeleri sorgulamak, sınıflamak ve şiiri tekeline almak, kalıplar... Daha devam edecekti sürgünlük, kendimizden kendimize...

Bilinçli ya da bilinçsiz.

Sözcükler evi*

“Helena Village, rüyasında şairlerin, sözcükler evine girdiklerini gördü.”

Öyle diyordu Galeano, başucu kitabımda.

Şiir azla anlatmaktı uzun hikâyeyi. Sözcükler sıraya girerdi, seçilmek için.

Edebiyat ölümsüzlüğü bulmuş olmaktı. (GB/HK)

 

* Eduardo Galeano, Ve Günler Yürümeye Başladı, Kasım 2012, Sel Yayıncılık, İstanbul, Çeviri, Süleyman Doğru

* Sözcükler Evi, Eduardo Galeano, Kucaklaşmanın Kitabı, Can Yayınları, Çeviri, Nihal Yeğinobalı 

* Masalların masalı, Nâzım Hikmet, Üç şiir, Yapı Kredi Yayınları

Gökçe Bilgin

1984'te Adıyaman'da doğdu, İstanbul’da yaşıyor. Atatürk Üniversitesi Egitim Fakültesi mezunu. Anadolu Üniversitesinde Radyo ve TV programcılığı okuyor. 2007’den beri öğretmenlik yapıyor. "Tahta&Kuşlar" atölyesinde okumak, çizmek, yazmak ve fotoğrafla ilgileniyor. 
GÖKÇE BİLGİN YAZDI Galeano’nun Nazım’a Seslenişi
O yazar için “Dünyanın Vicdanı” diyorlar. Eduardo Galeano, Latin Amerika’nın ete kemiğe bürünüp dünya toprağında yürüyen ruhu…
Gökçe Bilgin İstanbul - BİA Haber Merkezi 30 Aralık 2017, Cumartesi 00:00
Haberi mail ile paylaş.
Kapat

Anahtar Sözcükler

  • Eduardo Galeano
  • nazım hikmet ran

İlgili Haberler

  • NAZIM HİKMET İÇİN "Şair"i Bekleyen Ülke 02 Haziran 2012
    Eduardo Galeano geçtiğimiz ay yayınlanan "Los hijos de los días" (Günlerin Çocukları) adlı ...

Yazarın Önceki Yazıları

  • Hepsi Aşktan 21 Nisan 2018
    Aşkın ödev haline gelmiş olmasına, birçok düşünürün bu konudaki fikirlerine, cinselliğe uzanan kısacası ...
  • Bir Kitap Okudum! 14 Nisan 2018
    Kendini Arturo Bandini sanan Bukowski’den bahsediyorum. Bunun abartı olduğunu düşünmeyin. Yazmaya çalışan genç ...
  • Sade Bir Yaşamın Ödülü: Üretkenlik 07 Nisan 2018
    Seywan Saedian'la söyleşimiz biri açık diğeri normal çayların eşliğinde dört saat sürdü. Dört ...
  • Üçüncü Mevki: Bir Başarı Öyküsü 31 Mart 2018
    Büyük bir şehre tek başına gidenler, elbet bir gün bir hikâyede karşılaşılacaklardı. ...
  • "Sana Ne?": Avni Usta’nın Dünyası 03 Mart 2018
    Söze Sezai Karakoç hayranlığını dile getirerek başlayınca Avni Usta, artık böyle hitap ediyorum, ...

Bugün En Çok Okunanlar

  • TİYATROYA BAKIŞ / BİRCAN YORULMAZ YAZDI Öldürme Oyunu / Killology 21 Nisan 2018
  • DENİZ ALAN HELD YAZDI Erotikten Ziyade Epik Bir Film: Nymph()maniac 08 Şubat 2014
  • Aya Yorgi Yollarında Dilekçi Manzaraları 28 Nisan 2012
  • SONER SERT'İN HABERİ Kim Demiş Ki Ben Yapamam? 21 Nisan 2018
  • IŞIL CİNMEN'İN SÖYLEŞİSİ Ayşe Çelik: Beyazıt Öztürk’ün Özür Dilemesine Çok Üzüldüm 05 Kasım 2016
  • BİANET
  • BİAMAG
  • KURDÎ
  • ENGLISH
  • KADIN-LGBTİ
  • ÇOCUK
YeniHayat Bilişim

Bu web sitesi IPS İletişim Vakfınca İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı (SIDA) desteğiyle yürütülen, "Haklar İçin Habercilik, Haberciler İçin Özgürlük" -kısa adıyla BİA3 - projesi kapsamında yayınlanmaktadır. Bu web sitesinin içeriği yalnızca IPS İletişim Vakfı'nın sorumluluğundadır ve hiçbir biçimde SIDA'nın tutumunu yansıtmamaktadır.