Haberin İngilizcesi için tıklayın
Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos'un 6-7 Eylül 1955 pogromu tanıklığı ikinci ciltle devam ediyor.
Kalumenos’un pogrom fotoğrafları, “Patriklik Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül 1955” kitabıyla geçtiğimiz yıl yayımlanmıştı.
Evlere girildi, kapılar kırıldı, dükkanlar yağmalandı. Sonra bir haber geldi, Beyoğlu’na çıktık. İstiklal Caddesi’nde Taksim’den Tünel’e kadar bütün dükkanlar tarumar olmuştu. Bir buçuk metre boyunda kumaşlar, buzdolapları, ev aletleri, çoraplar, sandviçler… Sopalarla dükkanlara giriyorlar, ne varsa kırıyorlar sonra da ‘Rum nerede Rum nerede’ diye dolanıyorlardı. Ben görmedim, arkadaşlar anlattı, Taksim’deki kilisenin papazını tutmuşlar sünnet etmişler. Bütün Rum kiliselerine taaruz edildi. 17-18 papaz öldürüldü. Binlerce serseri ellerinde sopalarla güya Rumlar’ı dövmeye kalktılar. Vural Öger |
Gazeteci Serdar Korucu, bu sene de, fotoğrafçının pogroma ilişkin arşivlerini ikinci ciltle yayımladı. Kitaba Azınlık Vakıfları’nın ilk temsilcisi Laki Vingas’ın danışmanlık yaptı.
İkinci cilt “Patrik Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül 1955 II. Cilt ‘Hem Canınızı Hem Malınızı’” başlığını taşıyor.
Çöp kamyonu üzerine çıkmış kişilerin akşam saatlerinde evimize doğru gelirken ‘Papazı isteriz, papazı isteriz’ diye bağırdıklarını duyduk. Arabanın tepesinde koydukları projektörlerle evlerin içine ışık tutuyorlardı, biz hepimiz evde yere yattık, ışıkları kapatmıştık ama çok korkuyorduk. Araba bizim kapıya doğru gelip durdu. Sonra birden bizim karşımızdaki evi taşlamaya başladılar, kapılarını pencerelerini kırıp döküyorlardı. … Demek ki dışarıdan gelenler tam bir tarif alamamışlar. İsabella Öztaşçıyan |
Kitaptaki fotoğraflar patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un yaklaşık 1500 fotoğraflık arşivinden.
Kitapta 6-7 Eylül'le ilgili Türkiye'de bugüne kadar yayımlanmamış 61 fotoğraf yer alıyor.
Kitap, fotoğrafçının kızı Marina Kalumenos’un izni ve Ekümenik Patrik Bartholomeos’un yakınında bulunan isimlerden gazeteci-fotoğrafçı Nikolaos Manginas’ın katkılarıyla, pogromun 61. yıldönümüne özel olarak seçilen 61 özel fotoğraf ile hazırlandı.
Önsöz'denKitabın önsözü yine Serdar Korucu’nun kaleminden. FKitabın oluşum sürecini yazan Korucu, önsözünü şu alıntıyla tamamlıyor: “’Sayın arkadaşlar, hemen hemen bütün evlere girenler şu cümleyi kullanmışlardır; ‘Korkmayın sizi asıp kesecek değiliz. Buna dair emir vardır. Yalnız evlerinizi tahribedeceğiz.’ Bu emri verenler vardır.’ Demokrat Parti Milletvekili Aleksandros Hacopulos tarafından Meclis’e de taşınan bu ‘emir’ kim tarafından, nasıl ve ne zaman verildi bilinmese de her yerde bu kurala uyulmadığı o gecenin açıklanan bilançosundan da belliydi. ‘Tamir edilemeyecek’ hasarlar, kapanamayacak acılar vardı. Tıpkı ilk kitabımızın sonunda yer verdiğimiz anlatı gibi… ‘Patrik, İstanbul Valisi ve Başbakanı ile yakın yakın temaslar içinde olduklarını, hükümetin üst düzey yetkililerinden, ‘evlerinizi, işyerlerinizi ve kiliselerinizi tamir ettireceğiz’ sözü aldıklarını verilen maddi zararın karşılanacağını ve tadilatların en kısa sürede başlatılacağını cemaate bildirmek istemişti. Yanıbaşımda, baştan aşağı siyahlar giymiş orta yaşlı, başörtülü bir kadın oturuyordu. Kadın öne doğru uzandı ve patriğe iyice yaklaşarak, ‘Patrik cenapları, kızım saldırganlardan biri tarafından tecavüze uğradı’ dedi. ‘Peki onu ve onunla aynı kaderi paylaşmış olan kızlarımızı nasıl tamir edeceksiniz? Yalvarıyorum size, onlar ve bizim gibi hayatları ve geçim kaynakları mahvedilen ve canları kadar sevdikleri İstanbul’da hiçbir gelecek beklentileri kalmamış inançlı insanlar için yapabileceğimiz şey dua etmek. Yüzyıllardır barış içinde, bir arada yaşadıktan sonra bir anda istenmeyen insanlar haline geldik.’ Herkesin nutku tutulmuştu, sonra bu esrarengiz kadın arkasını döndü ve yavaşça gözden kayboldu.” Aslında böylesi bir şiddet dalgasında kadınların hedef alınması bu topraklarda da ilk değildi, son da olmayacaktı. “Memleketimizdeki Rumlar bir yılandır ve bu yılanların zehirleri kadınlardır.” Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminin en tartışmalı portreleri arasında sayılan Sakallı Nurettin Paşa’ya atfedilen bu sözler Rum kadınlarını hedef alan bakışı bir nebze olsun anlamamıza yardımcı olurken, cinsel olarak ‘fethedilmeleri gerektiği’ anlatısını en açık ifade eden isim ise Türk edebiyatının önemli kalemlerinden Attila İlhan oluyordu. Üstelik eserinin yayımlandığı tarih bir başka Türk-Rum/Yunan geriliminin yaşandığı 1974 oluyordu… “Osmanlı yatağanı gibi, yalın ve sert, kadının içine girdi, garip şey, altında o an boylu boyunca yatanın, Yunanistan olduğunu sandı.” Tüm bu yaşananlardan bugün bize kalansa İsmet İnönü’nün 1955 yılında söylediği gibi hakikatlerin ne kadar acı, hatta ne kadar utandırıcı olsa bile olduğu gibi gösterilmesi… Üzerimizdeki vebalden bir nebze olsun kurtulabilmek için…” |
İnsanlar çıplak çünkü kıyımı gerçekleştirenler onların kıyafetlerini çaldı. Ne yatakları ne de battaniyeleri kaldı. Kilise ve cemiyetler kıyafet toplayıp bunları ‘mültecilere’ dağıtıyor Despoina Portokallis |
İkinci kitapta yer alan fotoğraflar fotoğraflar tecavüz, evlere saldırılar ve papazlara yönelik şiddet anlatılarıyla bir arada veriliyor.
Kitapta bir başka ilk ise haneye tecavüzlere ait fotoğraflar.
Rum vatandaşlarımızın evleri, bir tanesi bile atlanmadan basılmış, içindeki eşyalar caddeye atılmıştı. Evlerinde oturanlar eşya enkazı içinden işe yarar olanları toplama çalışıyordu. Ufak bir kız çocuğunun bulduğu kolu bacağı kopmuş oyuncak bebeği annesine ‘Mama, Mama, buldum, buldum!’ diye seslenmesi ve gördüklerimiz utanılacak ve unutulmayacak bir manzaraydı. Tuğgeneral Yılmaz Tezkan |
Kırılan, bıçak izlerini üzerinde taşıyan kapılar... İçi boşaltılan dolaplar... Etrafa saçılan özel eşyalar... 6/7 Eylül gecesinin en az konuşulan konularından biri de bu fotoğraflara eşlik ediyor: Tecavüzler. Çocuklar ve kadınların hedef alındığı bu cinsel saldırı dalgası anlatılar üzerinden yansıtılıyor.
Her zamanki gibi o gün de kahveye gittim. Kahvenin sahibi yanıma geldi ve dedi ki: ‘Antoncuğum sen bugün eve gitsen daha iyi olur.’ ‘Niye ne oldu?’ dedim. O sadece acele etmemi ve doğru eve gitmemi söyledi. Birkaç cadde ilerledikten sonra ne olduğunu anladım. Baltalarla dükkanların kepenklerini ve evlerin kapılarını kırıyorlardı. Piyanolar, dolaplar camlardan aşağı atılıyordu ve bağırıyorlardı: ‘Bugün malınız mülkünüz yarın hayatınız!’ Anastasis Yordanoğlu |
Dönemin tanıklarının anlatılarının da fotoğraflara eşlik ettiği albüm, ayrıca Kalumenos’un Türkçe’de ve Türkiye’de yayımlanmış ikinci eseri.
İstanbul Rum topluluğunun parçası kurucularının kişisel inisiyatifiyle 2011 yılında kurulan istos yayın tarafından yayımlanan kitap, okuyucuyu çok da uzak olmayan bir güne, çok da uzak olmayan bir coğrafyaya birlikte bakmaya davet ediyor. (EA)