Güvercinler Gittiğinde İç Savaş’ın bütün vahşetiyle akıp gittiği 1930’lu yılların Barcelona’sına bir kadının yaşamı üzerinden tanıklık eder. Yazarı Mercé Rodoreda 1908 yılında Barcelona’da doğmuştur. Katalanca yazan yazar, hayatı boyunca birçok travmatik deneyim yaşar. Dayısıyla evlendirilir; İspanya İç Savaşı’nı, Nazi işgalindeki Fransa’da sürgünlüğü deneyimler. Daha çok romancı ve öykücü kimliği ile tanınan yazar 1983 yılında Girona’da yaşamını kaybeder.
Orijinal adı La Plaça del Diamant olan kitabı Türkçeye Suna Kılıç kazandırmış. Üslupçu bir yazar olan Rodoreda’yı -ki bu eserin ikinci kocasıyla başlayan bölümünde üslubun değişmesiyle açıkça anlaşılıyor- Türkçe ifade etmek başlı başına büyük bir çaba ve cesaret örneği doğrusu.
Yazarın Sözü’nden öğrendiğimize göre, 1960’da roman yazıldığı sırada Diamant Meydanı’nın nasıl olduğu yazar tarafından pek fazla hatırlanmaz. Çocukluğuna ait ufak tefek ama iz bırakan anıları vardır meydana dair. Roman bu meydan etrafında geçmektedir. Yazar da savaşın bir kadın üzerindeki etkilerini, ruh salınımlarını, gerginliklerini güvercinler üzerinden yansıtmaya çabalar.
Güvercin yetiştirmek romanın kahramanı kadın için kâbustur. Gündelik yaşamı sürdürme gayreti, ekonomik sıkıntılar sonucu çalışmak durumunda kalması, çocukların ve güvercinlerin bakımı, ev ve işte çalışmasının sonucu ortaya çıkan yorgunluk, bezginlik, yalnızlık duygusu, yaptıklarının görülmemesi ve değer verilmemesi monoton bir yaşamın izleridir onun için: “Quimet (kocası), hayatımı yardım ederek geçirmek yerine bir parça yardıma ihtiyacım olduğunu görmüyordu ve kimse beni anlamıyordu ve herkes sanki ben bir insan değilmişim gibi daha fazlasını istiyordu benden, Quimet’se ancak, güvercinleri alıp hediye etmeye bakıyordu” (s.110).
Bütün bunlar, kahramanımız Colometa’nın evliliğe de, çocuk doğurmaya da, çalışmaya da adeta sürüklenmesi, “yapılması gerekeni yapması”dır. Colometa kendi hayatının izleyicisi konumundadır. Ona uygun görülen rolü oynayan bir oyuncudur. Hep çalışır, durmaya, âşık olmaya, yaşamın anlamı üzerine düşünmeye vakti yoktur: “ …Onun öylesine âşık bir halde geçirdiği o gece gibi bir gece geçirmeyi çok isterdim dedim ama benim çalışma odalarını temizleme, toz alma ve çocuklara bakma işim vardı ve dünyanın bütün o güzel şeyleri, rüzgâr, canlı sarmaşıklar, havayı delen serviler, bir bahçenin bir yandan öbür yana giden yaprakları benim için yaratılmamışlardı. Benim için her şey bitmişti, tek beklentim üzüntü ve dertti.” (s.136).
On altı yaşındaki gençler bile savaşa götürülmektedir. Kocası da savaşa gider ve bir “erkek gibi” ölür. Kocası Quimet’den kalan tek şey saatidir. Açlık ve yokluk günleri başlar Colometa ve çocukları için. Oğlunu bir süreliğine bakım yurduna göndermek zorunda kalır. Hep birlikte ölmeyi, çocuklarını öldürmeyi bile düşünür. Yürekteki soğuk hiç geçmeyen bir soğuktur onlar için. İş bulamaz; eski işyerinin patronu evlerinde yoksullar sürüsü istemediğini, kocasının savaşa gitmemesi gerektiğini, Colometa’nın da kızıl olduğunu söyleyerek onun iş talebini geri çevirir.
Son anda imdadına öteden beri güvercin yemi aldıkları dükkânın sahibi Antoni yetişir. Bir ailesi olsun istemektedir ve evi onlara açıktır. Evi onların evidir. Antoni ile evlenir.
Sonunda aşk imdadına el verir kahramanımızın. Artık güvercinleri seyretmeye, gökyüzüne bakmaya vakti vardır. Antoni onu sefaletten, monotonluktan kurtarmıştır. Colometa’nın belki başka birisi, başka bir kadın olmak için, kendi yaşamını yönetmek için, başka bir yola doğru vakti vardır. Kim bilir?
Zor günlerinde yazmış Rodoreda bu kitabı, her gün hayatının son günüymüş gibi hararetle oturmuş daktilonun başına. Onu çok germiş besbelli bu kitabı yazmak ama yazdıkça da ruhu hafiflemiş. Savaşın kadınlara yaşattıkları, çaresizlik hali, kadınların gündelik yaşam süreçlerindeki girdap yüreğinize tüm katılığıyla oturuyor kitabı okurken. Gergin ama aşkla biten bir anlatı Güvercinler Gittiğinde. Bir erkek üzerinden olsa da kadının kendi yaşamını kurmasına dair umut verici… (FS/HK)
Künye: Mercé Rodoreda, Güvercinler Gittiğinde, Katalanca’dan çeviren; Suna Kılıç, Alef Yayınları, 2016.